*Babam Da Dedemden Hatıra İdi
Yılmaz Arayıcı, arkadaşını yazıhanesinde ziyaret eder. Oldukça lüks döşenmiş olan yazıhanenin duvarında bulunan tablo kazayla yere düşer ve kırılır. Yazıhane sahibi:
-Eyvah hatırası vardı, diye yakınır.
Yılmaz Arayıcı da cevabı yapıştırır:
-Babam da dedemden hatıra kalmıştı. Götürürken kimse bana sormadı.
*Yengenuz Rahmetli Oldi
Kalaç Esat evinin önüne çıkar, başlar sala okumaya (Rize’de ölüm olayı meydana geldiğinde hemen sala okunur.) Köylü hemen toplanır ve sorarlar:
-Hayrola kim vefat etti?
- Yengenuz rahmetli oldi diyerek üzüntüsünü belirtip ekler. Çaylukta çaylarun zamani geçecek, toplayacak da kimse yok, cenazeye başlasak çay karta kaçacak. Hazır geldunuz ha bu çayi beş dakkada halledelum, cenaze kalkana kadar... deyince tüm köylü bir anda çaylığa dalar ve çayı evin önüne yığar. Bir de bakarlar ki yenge ayakta. Onları karşılayıp ikramda bulunuyor. Şaşkınlıkla birbirlerine bakarlar. Kalaç döner millete:
- Baktuk ikumuz bu çayi ebedi toplayamazuk, onun içun size bu oyini oynayup işi biturduk.
*Noterden Senet Lazim
Valinin eski şoförü rahmetli Seyfi, Osman Çolak ile belediyenin önünde dururken çay fabrikası müdürü Hüseyin Memişoğlu jiple gelir. Osman Çolak ile Seyfi Ağa’ya:
-Sarhoşlar, sizi araba ile evlerinize bırakayım. Artık ihtiyarladınız içkiyi de bırakmanızın zamanı geldi, deyince Seyfi ile Osman Çolak, şoföre:
- Oğlum bizi noterin önüne çek.
- Yahu hayrola, noterde ne işimiz var?
-Ben şimdi rakıyı bırakacağım, sen de bırakabilirsen bana bir noter senedi vereceksin, derler Memişoğlu’na.
*Anam Rahatsız Oldu
Salih Avcı (Dağbaşı’ndan, çok güzel kemençe çalar) mahallede bir kıza aşık olur. Kız için yanar tutuşur. Bir gün bir düğünde kemençe çalarken şimdiki eşini görür ve onu kaçırarak evlenirler. Evlenir ama aklı yine eski sevdasındadır. Meşhur Kalaç Esat Hoca’ya gider. Bir muska yazdırır. Hoca Salih’e :
-Kızın ayağını bastığı taşlardan birisinin altına bunu koy, muhakkak üstüne basmasını sağla, der.
Salih, taşın altına muskayı koyar. Hayli zaman geçer ama bir şey değişmez. Kızdan yüz bulamaz, şüphelenir, muskayı alır başka bir hocaya gider.
Hoca okumak istemez. Salih ısrar eder. Sonunda hoca muskayı okur:
-Her kim evli iken başkasının kızına bakarsa onun anasına der, kalayı basar.
Bir gün arabada Esat Hoca ile karşılaşırlar. Hoca sorar:
- Salih, ne haber, ne oldu?
- Bana bir şey olmadı ama anam biraz rahatsız oldu.
*Oturmaya Mı Geldin?
Dervişin Deli Ahmet, Kuveloğlu’nun inşaatlarında Antalya bölgesinde çalışıyor. Bir bayram izin alıp yola çıkmış Rize’ye geliyorlar. Elazığ’da bir köyde gecelemek zorunda kalıyor. İnşaatlarda çalışanlar, malum sakal uzamış. Ahmet’e arkadaşları Ahmet Hoca diye hitap ediyorlarmış. Yatsı namazı olunca köylü, hoca diye Ahmet’i öne sürmüş. Mecburen geçmiş, sarığı takıp cüppeyi giymiş. Ahmet namazı kıldırırken millet secdede, o başını kaldırıp arkamda ne kadar namaz kılan var diye bakmış sonra Allahüekber deyip milleti kaldırmış. Bu arada ettehiyatü’yü okutmayı unutmuş. Namaz bitip camiden çıkarken köylünün biri Ahmet’e
- Hoca galiba Ettehiyatü’yü okutmayı unuttun deyince, Ahmet sert bir eda ile,
- Sen Allah’ın evine oturmaya mı geldin yoksa namaz kılmaya mı? diye azarlamış.
*Tehlike
Sefer İngiltere’ye kapağı atar. Yad ellerde çalışmak için iş ararken birkaç hemşehrisine rastlar. Malum ya Karadenizliler birbirini çok kayırırlar. Onlar Sefer’e ellerinden geldiğince para yardımı yaparlar. Sefer de işe gireceğine hovardalık yapar, kumar oynar, içki içer. Bir süre sonra yine meteliksiz kalır. Yine birkaç Karadenizli bulur. Aldıklarını yine halleder fakat şöhreti de yayılmıştır artık. Bir süre dolaştıktan sonra bakar ki salatalık burunlu, sarışın, mavi gözlü biri geliyor. Bıyıkları tam Laz bıyığı. Sefer içinden:
- Haçan bize yeni sermaye geliyi der. Adamın yanına gider.
- Oy hemşerum, şükür seni bana gönderene der. Karşıdaki
- Bağa yanaşma! Ben İnciluzum der.
*Cehennem Para İle
Malpetli şoför Kazım bir gün sohbet esnasında:
-Su bedava, abdest bedava, cami bedava, cennet bedava...
Sormuşlar ne olacak?
-Ne olacak, bu millet yine para ile cehenneme gider.
*Unuttum Oni
Rizeli elektrikçi Mehmet Demir gece eve giderken kuvvetli bir yağmura tutulur. Evin kapısına gelince hanımı kapıyı açar.
-Mehmet şemsiyen vardi niye bu kadar islandun?
-Hani şemsiye?
Hanımı ceketinin arka yakasından asılı şemsiyeyi gösterdi.
-Ben oni orada unuttum.
Fatih Sultan KAR / İST.