Bu bir şarkı değil.
Semiha Yankı’nın eski şarkısının sadece başlığı “ Zor dostum zor” biz sadece ismi yazdık. Anlayan anladı…
Ticaret Odası Başkanı ile uzun uzun sohbet ettik. Siyasetten, Rize meselelerine; gelecek seçimler ve tüm ilçe değerlendirmeleri ile Rize tüccarını konuştuk. Ticaret Odasının görevi de tüccarını düşünmek değil mi?
Şaban Aziz Karamehmetoğlu’nun ön konuşması da demiryolu ile ilgili oldu. Tüccar ve esnafın zor durumda olduğunu, ekonomik kriz nedeniyle durumun daha da zorlaşacağını, demiryolunun bölgenin lokomotifi olacağını savundu. Aslında mantıklı konuşmalar oldu. Bölge sanayisinin Çay olduğunu ve sektörün büyük bir zararda olduğunu savundu. Bunlar bilinen şeyler tabii, defalarca yazdık. Çay sanayicisi zarar ederse üretici zarar eder. Sanayici elbette zararını üreticiden çıkartır. En basiti üreticinin parasını vermeyerek batsa bile üretici ile batar. Bu da bölge insanının ekonomisinin daha kötü olduğunu gösterir.
Hem fikir olduğumuz İŞKUR sayesinde işe alınan insanlar, bu insanların “ Evde yat maaş al” sisteminden uzak kalması gerek. Bu milleti tembelliğe alıştırmaktan başka bir şey değildir.
Bunu defalarca söyledik.
Yazmaktan bıktık.
Ticaret odası aynı fikirde. İnsanımız kendi çay bahçesine girmez oldu. Yatarak aldığı İŞKUR parası ile çayını toplatmakta ve kış ortasında sağdan soldan dilenmekte. Bakkala manava borçlanmakta. Kredi kartlarını batırmakta ve bankalara faiz ödemekte.
Seçimlere 86 gün kaldı.
Peki, ne olacak?
Siyasi partilere ayrılan bütçeler kimlere dönecek? Öncelikle kâğıt sanayine, TV’lere, sadece belli kesimlere bu para dönecek. Muhtarlar birer afiş ve ev ev gezerek oy isteyecekler.
3 ay belki biraz esnaf canlanır, ya sonrası ne olacak?
İşte bütün mesele burada.
Mart bitti iş bitti mi diyeceğiz.
Yoksa bazı tüccar sanayici kepenk mi vuracak?
Kredi faizleri çok daha yukarılara mı çıkacak?
Bankalar can suyu yerine insanların kanını mı emecek?
Tüccarların bazıları ortadan kalkacak mı?
Küçük esnaf kredi borçlarını nasıl ödeyecek?
Aklımıza gelen sorular bunlar, elbette daha fazlası var ancak krizi düşündükçe soruları unutuyoruz.
Diyoruz ya zor dostum zor, şarkı söylemiyoruz. Ama Mart’tan sonra acıklı şarkiler söylemeye başlarız diye düşünüyorum.
İnşallah yanılırız ve ülkemiz, bölgemiz ve insanlarımız huzurlu olur. Bazen içimden geçenleri yazmak istiyorum. Ancak beynimde soru işaretleri oluşmakta. O soruları ve sorunları aşabilirsem yazılacak o kadar çok şey var ki…
Keşkeler…
Sürekli frene basmama neden oluyor. Bazen fren yetmiyor. El frenini bile çektiğim zamanlar oluyor.
Kimse kimseyi kandırmasın.
Bazen YAZZZZ diyenler oluyor. Oluyor olmasına da kendine sıra gelince “ SEN YAZ “ diyerek topu taca atanlar oluyor.
Biz hiç olmaz ise topu sahada tutuyoruz.