96 yıl geride kaldı. Bu ülke neler atlattı, neler ile karşı karşıya kaldı?
Açlık ve sefalet içinde atalarımız büyük zaferlere imza attılar. Tarihi yaşatmak; tarihi gelecek nesillere aktarmak sanki bir rüya gibi, bir hikâye gibi, hiç yaşanmamış bir olay gibi…
Ancak bu olaylar yaşanmış. Tüm Avrupa ve dünya ülkemizin topraklarına göz dikmiş ve ülke toprakları taksim edilmişti.
Tarihi dinlerken, okurken tüylerimiz diken diken oluyor. Bu başarıyı bizim atalarımız, bizim dedelerimiz yaşadı. Fazla değil, dedelerimizden bahsediyoruz. Bir yandan Rusya, diğer yandan, Fransa, İngiltere, Yunanistan ve çeşitli ülkeler. Sakarya muharebesi, Maraş bölgesinde Fransızlar, Egede Yunan, İstanbul’da İngilizler, Çanakkale boyunda çeşitli ülkeler ve 4 bir yandan çevrilmiş bir Türkiye…
Ordusu dağıtılmış, halk yoksul ve sefalet içinde ve esaret altında. Bu durumda Mustafa Kemal Atatürk çıkıyor ve 19 Mayıs’ta Samsun’da başlattığı birli ve beraberlik olgusu ile ülkeyi bütünleştirmeye çalışıyor. 13 milyonluk bir nüfusu olan Türkiye 4 bir yanda cephelere karşı mücadele etmeye başlıyor.
Her şey bir tarafta halk elinde avucunda ne varsa o dönemlerde oluşturulan Türk ordusuna veriyor; kadını ile çocuğu ile cephelere koşuyor.
Bu ülke yok olmaktan kurtarılıyor ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk büyük taarruzlara imza atarak yeniden bir Cumhuriyet kuruyor.
Türkiye’nin tarihini iyi okuyanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülke için neler yaptığını rahatça görebileceklerdir.
Tabii Şevki Yılmaz gibi, Atatürk ve Türk ulusuna hakaret edenler mutlaka içimizden çıkacaktır. Onlara ben sadece geri zekalı gözü ile bakıyorum...
Bizler asıl bir milletin torunlarıyız ve asla geçmişimizi unutmayız. Tarihimiz ile her zaman gurur ve onur duyduk, onlara karşı her zaman saygımız var.
Onlar bizlerin baş tacıdır.
96 yıl önce bu ulus tarih yazdı ve bugün 30 Ağustos Zafer bayramını kutlayabiliyoruz. Özgürce, rahatlıkla ve hiç karışanımız yok. Bayrağımızı rahat bir şekilde dalgalandırıyorsak, bunu bizlere emanet eden bir atalarımız var. O atalarımız ki yokluklar içinde savaşan kan döken bir nesil, bugün ise bizler o nesillerin devamıyız. Bizlerde geçmiş büyüklerimizi, atalarımızı gelecek nesillere aktarmak zorundayız. Bu bizim boyun borcumuzdur.
30 Ağustos Zafer Bayramını valilik önünde yapılan az ve öz bir törenle kutladık. Aslında o tarih hiç de az kutlanacak bir tören olmamalıydı. O tarihi yazan atalarımız dualarla, resimlerle anlatılmalı ve hafta boyu çeşitli etkinlikler yapılmalıydı.
Törenler her ilde kendi kültürleri ile anılmakta.
Rize’de de bunu beklerdim.
Tulum eşliğinde kısa bir gösteri, sevincimizi kendi kültürümüz olan kemençemiz eşliğinde kutlama yapmamız gerekirdi.
Dileğim geçmişini unutan değil geleceğini iyi düşünen bir toplum yetiştiririz.