Basın 4 üncü kuvvet, bunu her zaman duyardık, vatandaşın sesi ve kulağı idi, haksızlığın karşısında bir savunma idi.
İdi,
Şimdi ne oldu, kendi kendimize yaptık, “Yandaş Medya” bu sözler son yıllarda fazla duyulmaya başlandı. Bir gazeteci siyasi haberler yapıp, bir siyasi partiyi yerin dibine vuruyor ise gerçeklerden uzak, gözleri görmez, kulakları duymaz ise, haberciliğini bir yerleri yerin dibine batırmak ise amacı Yandaş medya sözlerini fazla duymaya başlarız.
Tabii bunun geçmişte örneklerini gördük, bazı gazetelerin borçları silindi, bazı gazetelere boy boy reklamlar verilerek yandaş olmaya zorlandı, bazı gazetecilere maaşlar bağlandı ve yandaş olmaya başlamalarına neden olundu.
Artık vatandaş gazete ve gazetecileri çok iyi tanımaya başladı, isim söyle sana kimliğini vatandaş okusun haline gelince gazeteciler ve gazeteler, hükümet te “ Siz öylemi yapıyorsunuz, batın gidin, işte size kısıtlama işte size zorluklar” diyerek yerel basını da bunun içine katarak İcra ilanlarını ve tasarruf tedbirlerini adeta yerel ve ulusal gazetelerin üzerine yıkmaya başladı.
Saygınlığı kalmayan meslekte, gazeteciler yandaşlığını sürdürürken, zaman zaman doğruları çarpıtarak yayınlaması, konu ve konulara abartması, bazı gazetecilerin belirli yerlere sırtlarını dayamaları, belli yerlerden ekstra ücret almaları, mesleklerini rüşvet üzerine kurmaları ile birlikte meslek adeta kirlendi.
Artık bunu yasalar ile koruma altına almak gerek, yasaların yeterli olduğunu düşünmüyorum, yandaş medyaların cezalanması gerekiyor, bir veya bir iki tekzip yiyen, yalan haber yaptığı tespit edilen ulusal veya yerel gazeteler elbette cezalandırılmalı ve bunların cezası maddiyatın yanında manevi olarak kapatılmaları gerekiyor. Bireysel çıkarlarını ön plana çıkartan, her hangi bir siyasetçiye veya STK ya sırtını dayayan yandaşların basın sektöründen çıkartılması gerekiyor.
Bu tip medya kuruluşlarının cezalarını adil ve dürüst çalışan medya kuruluşları çekmemeli, ülke geneline baktığımızda birçok ulusal gazete ve TV nin yönü belli. İşte bu tür medya kuruluşlarının basın kartları iptal edilmeli ve ruhsatları elinden alınmalı.
İnternet Medyacılığı ise tamamen kirlendi, önüne gelen haber sitesi açıyor veya sosyal medyada gazetecilik yapıyor ise bunlar mutlaka elenmeli ve bu mesleğin içinden gelenlerin internet sitesi kurmalarına izin verilmeli.
Ülke genelinde 10 binlerce haber sitesi haber kirliliği yaşatmakta, bir sitede emekçinin yaptığı haberi takla attırarak başka türlü yazanlar ve insanları aldatanlar mutlaka piyasadan çıkartılmalı.
Gazeteci adıl, dürüst ve ilkeli olmalı, siyasi görüşü içinde, kaleminde olmamalı, insanlara eşit olmalı, insanların problemlerini çözmesinde yardımcı olmalı.
Peki nerde bunlar?
İnsanlar bunları görmedikçe elbette basın inandırıcılığını kaldırır ve insanlar gazetecilere olan güvenlerini yitirirler.
Hadi şimdi ne oldu?
Alınan tasarruf tedbirleri ile gazeteler artık yok olma yoluna doğru ilerlemeye başladı, bir meslektaşımız yazmış “ Ünlü biri ölse de taziye yayınlasak” artık gazeteleri bu duruma düşürdüler, işte bu anlayış ile yapılacak gazetecilik nereye kadar.
Rize gibi yerde 14 yerel gazete var ise ve bunların birkaçı dışında hiç birinin muhabiri ve yazarı yok ise bunlar sosyal medyadan beslenir ve habercilik artık raflardan beslenmeye başlar.
3-4 gündür Rize gazeteleri denetleniyor, titiz ve dikkatle denetlenen gazetelerden istenen evrak sayısı 30 dolayında ve her gazete bu evrakları temin etmek zorunda, tabii başta 4 sigortalı bulundurmalı. Peki resmi ilanları kesilen, icra ilanları kesilen bu yerel gazeteler ayakta nasıl duracak, işte bu hükümetin sorunu değil, sorun gazetecilerin yandaş olması ve ülkede kirli bir gazetecilik yapılmasından kaynaklanıyor.
Gazetecilik eski saygısını ve yandaşlığını bırakmak zorunda.
Bunu da yasalar ve gazetecilerin suç ve suçlara karışmaması ile sağlanır, Yandaşlık ve siyası görüşlü gazeteciler yaptıkları haberlerle değerlendirilmeli ve sokağa çıkan, elinde cep telefonu ile gazetecilik yapanlar engellenmeli.