Yıllarca basının içindeyim. Ne insanlar gördüm, ne insanlarla çalıştım, ne adamlar ve adamcıklar gördüm.
Bazı insanlara sorsan adamlığın kitabını yazmışlar. Tabii kendilerine göre kitap, yani etek giymesi gereken adamcıklardan.
Ne kadınlar gördüm, o adam dediğim adamcıklara adamlık dersi verebilecek kadar kişilik sahibi.
Yıllardır bu camianın içindeyim, bu mesleğin geçmişte bir saygınlığı, bir etkisi vardı. Şimdi bu meslek ayaklar altına kadar indi. Sokağa baktığında elinde fotoğraf çeken bir cep telefonu ve telefonla çekip anında sanala servis yapanlar… Artık fotoğraf makinelerine bile gerek kalmıyor. Maalesef bu meslekte tek itibar elinde KOZ tutan, sürekli birilerine yalakalık eden, birilerinden nemalananlar veya ters takla adanlar bu camiada ilgi görmekte. Ayaklı gazeteciler var birde… Birinden alıp diğerine dedikodu eden, dedikodu penceresi sürekli açık olan insanlar var. Camianın içinde baktığımızda itibarını mesleğinden almaya çalışanlar yine bu camiada, hele öyleleri var ki… Sürekli piyasada yeni babalar bulmakta, baba sayısı oldukça artan insanlar var. Yalakalığın kitabını bile yazmışlar.
Biz adamlığın kitabı çıksın derken, bakıyorsun yalakalığın kitabı çıkmış. Birde dedikoducu kötü karılar var… Katlamalı konuşanlar, senden bir alıp başkasına on satanlar. İşte asıl tehlike onlarda. Baba diyen zaten babasız, zavallının teki, kendine yeni baba arıyor, buluyor, değişiyor, olabilir diyorsun. Kendi babasına baba diyemedi zamanında yeni baba arıyor. Olsun diyorsun.
Diğer dedikoducu ağzından şaflıya akan, sağda solda dedikodu çemberini geliştiren, kendine itibar görmeyince mesleğini ön plana tutan, bazıları da o şerefsizlerin yaması… Yama olmadan, kıç açık kalır, yama şart, nasıl vurulur bilinmez ama yamasız pantolon olduğunda kıç görünür. Aslında onların kıçı uzaydan bile görünüyor, ama onlar farkında değil.
Bu mübarek günlerde kimseyi eleştireyim, kimse ye bir şey demiyim diyorum…
İnsanların kalbi hoş tutulsun diyorum. İnsanlar oldukları gibi, göründükleri gibi olsunlar diyorum. Ama insanlar diyorum.
İnsan olmayana diyecek lafım yok. İnsan olmak o kadar kolay değil. İnsan olmak, kişilik sahibi olmak demek, iki ayak, iki kol, iki göz, iki kulak, evin yolunu bulan, okula giden ancak okuldan aldıklarını değil, kendi aklını kullananlar kişilik sahibi olamazlar.
Maalesef her şey eğitimle gelmiyor. Aile ile gelmiyor, insanın içinde, kalbinde ve vicdanında doğruluk ve dürüstlük olacak. İnsan insan kılığında olmalı, insan duyguları ile düşünceleri ile örnek insan olmalı. Dedikodu kazanında benimde katkım olsun diyen insanlar ne kadar insan sayılıyor bilinmez ama benim hesabımda insan değiller.
Neyse bazen yazmak için yazıyorum ama bugün yazmak için değil, insanların iki yüzünü görmek, göstermek için yazdım.
Maalesef 30 yıl öncesi insanları arıyorum. Hiç olmazsa o dönemin insanlarının yüzde sekseni mert. Doğru ve dürüst insanlardı, şimdi bu değişti. Yüzde yirmi mert kaldı, gerisi namert kaldı. Üzerine alan alsın. Laf ortada.