İnsanları mümkün değil anlamak.
İyilik yaparsın, kötülük olur; arkandan kuyunu kazmaya başlarlar. 35 yıl ne yaptıysam, kime iyilik yaptıysam, birkaç tane dışında vefasızlık gördüm. Bunlar sadece bana mı denk geliyor anlamış değilim.
Neden böyle?
İnsanlar iyi niyetli insanları kullanmak için çaba gösterirler; vefa diye bir şey olmalı. İnsan diyoruz, insan vefalı ve iyilikleri unutmamalı.
Yıllardır bu mesleğin içindeyim. Çok insan gördüm sadece elbise giymiş, iki ayaküstünde yürüyor; çok insan gördüm, başkalarının kuyusunu kazmak için elinden geleni yapıyor; çok insan gördüm vefalı ve iyilikleri asla unutmuyor!
İnsanlar gördüm, her gün sırtında ayağı yere değdiği zaman seni kötülemeye başlıyor.
İşte bunlara insan demek çok zor. Hele menfaat işin içine girdiği zaman iki ayaküstünde yürüyen, iki eli ile birden yemek yiyen, yüzüne değil cebine bakan, çevreni kullanmak isteyen ve o zamana kadar bin bir yalakalık eden.
İşte bunlara iki ayaklı insan diyoruz. Birde bunun 4 ayaklıları var. İşini yaptırana kadar yerlerden kalkmayan ve adeta paçalardan yakalayıp yalayan insanlar.
Bunlarda makam, mevki önemli değil. Her zaman bir üst makamı isteyenler var. Bu siyasette de aynı, bürokraside de aynı, iş kollarında da aynı…
Sürekli ayağını yalar, tozunu siler ancak işini gördüğün zaman senden kötüsü yoktur.
Aman doğruları yazma, aman bana dokunma, aman benim için kötü deme?
Bunu diyenler var, hem de çok…
Peki, vatandaş nasıl bir gazetecilik istiyor?
Bu soruyu onlara sorduğunda kendilerini dürüstlük abidesi ilan ederler. Halbuki yeni kesilen kestane ağacı gibi üzerine ağırlık koymazsan sürekli yamulacak. İşte o yamukluğu istemiyoruz. Doğrulardan yana olalım diyoruz. İnsanlara hizmet edelim, insanlarımız göç etmesin, insanlarımız kendi memleketlerinde kalsın dediğimizde; işte o zaman biz yalakalık etmediğimiz için dışlanan gazeteci oluyoruz.
Varsın dışlasınlar!
Varsın tavır koysunlar!
Bizim umurumuzda değil. Biz burada doğduk, burada yaşıyoruz ve burada mezarımız olacak. O halde sonuna kadar Rize için mücadele etmeye devam edeceğiz.
İnsanlar menfaat gördükleri yerde eğilebilir, koltuk gördüklerinde çevresini tanımayabilir, insanın geninde bu olabilir.
Benim iş yerinin kapısında yavru bir köpek var. İsmini Tiryakı koyduk ve sabahları geldiğimde ayaklarıma sarılır ve yalamaya, benimle oynamaya başlar. baktığımda Tiryakı bize daha sadık, keşke insanlar iyilik gördükleri yere bu kadar sadık olabilseler.