Tarihimizle övündüğümüz zaman kişiliğimize ve geleceğimize saygı duyarız, geçmişimize baktığımızda zorluklar içinde hayata tutunmaya çalışan büyüklerimiz vardı. Çay öncesinde gurbete çıkan büyüklerimiz, yaz aylarında gelerek ektikleri Mısır veya değişik ürünlerin hasadını yaparak tekrar gurbetlere giderlerdi. Çay in bölgemize gelmesi ile birlikte önce ne getirir, ne götürür ü düşünen büyüklerimiz zaman içinde ormanları sökerek çay tarlası yapmaya başladılar. Çok az fabrikanın oluştuğu bölgemizde günlerce köylerde bulunan tek çay alım merkezi önünde günlerce bekleyerek çay vermeye çalışırlardı. Eksperlerin inatla ve ısrarla çay almamak için çay seçtirdiklerine şahit oldum. Uzun kuyrukların oluştuğu çay alım merkezi kapılarında 20 ile 50 kilo çayı saatlerce bekleyen büyüklerimiz vardı. Defalarca seçmelerine rağmen yine seçtirilirdi. Tek kök dahi olmayacak kadar elle toplanan ve itina ile toplanan çaylar bekletilirdi.
Çay tarımı geliştikçe dönemin siyasetçileri de fabrika yaptırmaya, çayı özel sektöre açmaya başlamaları ile artık her alan çay oldu. Bizlerde üreticiler olarak ürünümüzün değerini Gürcülere veya Afganlılara verdik. Geçmişi çabuk unuttuk, günlerce beklediğimiz ürünümüzü artık yaban ellere teslim ettik.
Geçmişimizi çabuk unuttuk, ürünümüz artık elimizden kaymaya ve gitmeye başladı, “ HADİ ORADAN “ diyecekler olacak. Ama az kaldı, Çay kalitesini bozmaya, odun ve yabancı otlar ile kavrulmaya başladı. Bahçelere soktuğumuz yabancı işçilere ton işi verdiğimiz ürünümüzden bizlerde kazanıyoruz diye sesimizi çıkartmadan özele veya devlete vermeye başladık. Yarını düşünmeden, çayımızı geleceğe bırakmayı hedeflemeden her geçen gün yapılan Hasatlar ile çay bahçelerine zarar vermeye başladık.
Sadece Çay bahçemize değil, geçmiş kültürümüze de artık zarar verdik, geçmişe baktığımızda bahçelerimizde yetişen birçok yöresel meyve veya sebzelerimiz artık yok oldu, kültür yemeklerimiz sadece yerel mutfaklarda üretilmeye başladı. Yeni nesillerimiz artık geçmiş kültür yemeklerimizi bilmemekte ve hiç te öğrenmeye niyetleri yok.
Tarihimize, geçmişimize ve kültürümüze sahip çıkmamız gerekiyor, bölgemizde yapılan şenlik veya etkinlikler ile festivallere bakıyoruz. Günün koşulları ve ağırlıklı olarak müzik ve konserler, neden kendi kültürümüzü yaşatan etkinlikler yapmıyoruz.
Kendi bölgem İyidere,, bu bölgede tarihi kültür ürünlerimiz yapılabilir, geçmişte Mısır ayıklamak için yapılan İMECE ile insanlar bir araya gelirdi, kültürümüzde olan Mısır ayıklama bir etkinlik ile sürdürülebilir. Pleki de mısır ekmeği yapma, en iyi vurma lahana , en iyi haşlama veya pazarıça dediğimiz yemek, en iyi yoğurt yapan, Yayık vurma, Pleki çeşitlerinde Hamsi veya çeşitli kültür yemekleri yapılması. Bu konuda sayılabilecek çok çeşitlerimiz olduğunu biliyoruz, bu kültürümüzü geleceğe taşıma adına etkinlikler yapılabilir.
Yine düzgün hızar çekme, ahşap oymacılık, elle en iyi çay toplama yarışması, kaliteli çay hasadı, sırtta çay taşıma, Kütük yarma, yine çocukluğumuzda olan bu etkinlikler içinde olacak, Çelik metik oyunu, Misket oyunu, Tahtalı araba yarışmaları, demir çubukla yaptığımız yuvarlak haldeki elle sürdüğümüz tekerler şeklindeki çocukluk oyunlarımız, hemen her köyde bulunan halı sahalarda Voleybol turnuvaları bunlar içinde yer alabilecek etkinlikler olarak yapılabilir.
Her bölgenin çeşitli eğlence oyunları vardı, bunlar şenlikler anlamında köylerde etkinlik olarak neden yapılmasın. Müzik ne zaman dan beri bizim kültürümüz oldu, elbette yöresel sanatçılarımız, kemençemiz eksik olmayacak, kültürümüz horon yine olacak, ancak öz kültürümüzü gelecek nesillere taşımak bizlerin sorumluluğudur.