Çay sezonu devam ediyor. Sektör istediği gibi hareket ediyor. Belki bazı özel sektörler haklı, çünkü kuru çay fiyatları çok düşük ve çay borsasında kuru çayın kilosu 12 buçuk ile 13 buçuk TL arasında. Maliyete baktığımızda 2.45 kuruşa alınan çayın 5 kilosundan, bir kilo çay elde ettiğini düşünecek olursak hemen hemen aynı fiyata denk geliyor.
Özel sektör haklı, onların beklentisi kuru çay zammı. Devlet kuru çaya zam yapmıyor. Tabii bu durum üreticiyi ilgilendirmez. Üretici devletin verdiği fiyata bakar. Önceki yıl taban fiyatın altına inmeyen özel sektör, üste fiyat vererek üreticiden çay aldı.
Bu sezon beklenen kuru çay zammı, her nedense hükümet tırnağını dikerek fiyatı geciktirdi. Bazı özel sektörler batma aşamasına geldi. Faizlerin yükselmesi ile birlikte sanırım bazı sektörler taban yapmaya başladı. Fiyat düşüren özel sektöre karşı tek ayakta duran ise ÇAYKUR oldu.
Üretici ise peşin satmanın peşinde. Bir ayda olsa ÇAYKUR’un geç ödemesi; kredi kartlarına sıkışan, acil paraya ihtiyacı olan vatandaş için özel sektör, düşük fiyatta olsa tercih edilmeye başladı.
Hadi bunlar yaşanırken her yıl üretici hesaplarından binde 2 veya 3 kesinti yapan ziraat odası her yıl üreticiden 1 buçuk trilyon para kesmekte.
Peki, bu paralar nereye gidiyor, kimin cebinde, kimin kursağında?
Tabii tek Horoz Paliç,,.
Ne mi yapıyor? Özel televizyonlara 4 bin TL karşılığında canlı yayın, çeşitli illere ziyaret masrafları, meclis masrafları gibi bir sürü masraf listesi…
Paliç; artık koltuk sevdası, bu sevdalığın peşinde, Rize’de her ne kadar STK eksikliği var desek de bazı koltuk sevdalıları bu koltuklardan kalkmasını bilmiyor.
Güven Aksoy bunu başardı. Esnaf Odaları Birliği başkanlığından kendini anlatmakta zorlanan Muammer Atılgan’ı indirdi. Artık STK’lar; bilgili, üretken, işi bilen, Rize için koşturan, mücadeleyi seven kişilerden olmalı.
Paliç artık miladını doldurdu. Muhtarlar bu milada son vermeli. Ziraat odası Rize’nin en önemli STK’larından biri.
Ama maalesef bu koltuğu dolduramayacak kadar konuşmaktan ve üretici haklarını savunmaktan aciz biri bu koltukta.
Tabii kendi meclis yönetimi içinde de ses çıkınca hemen müdahale etmeye başlıyor.
Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz sözü ile artık Paliç geçmişe bakarak;
Ne yaptım?
Neler yaptım?
Kiviyi 10 bin tonlardan 2 bin 500 tonlara nasıl düşürdüm?
Çay üreticisinden aldığım primleri nereye harcadım?
Üretici için ne yaptım?
Sorularını kendisine sorması gerek.
Tabii cevabını verebiliyor ise ne mutlu ona. Sanırım bunların cevabını veremeyecek. Bazı meclis üyeleri ile konuştuğumda onlar da aynı dertten ağlıyorlar.
İşte burada ağlamak para etmiyor, icraat gerekli. Tek çözüm yenilik. Tek çözüm üretici yanında yer almak. Tek çözüm çay üreticisi için harekete geçmek.
Peki, nasıl olacak?
Söyleyeyim; çay üreticisi çay bezi, çay makası, çay orağı, çay motoru ve diğer çayla ilgili malzemelerini nerelerden alıyor?
Bu soruya Paliç, cevap versin.
Peki bunu karşılamak ziraat odasının görevi değil mi?
Yine Paliç, cevap versin.
Çay üreticisinin hakkını savunmak ziraat odasının işi değil mi?
Böyle çok soru sormak mümkün.
Tabii muhatap bulursak….