Ahlak, basın ilkeleri, fikir özgürlüğü, dürüstlük, tarafsızlık, halkçılık, şeref,,, artık bunlar birer kelime olarak kaldı.
Ne günlere geldik, biz mesleği böyle öğrenmedik, biz tarafsızlık, hak ve hukuktan yana, halktan yana, doğrudan yana, garibandan yana, ahlaklı ve dürüstten yana olmayı meslek büyüklerimizden öğrendik. Bu konuda bana büyük emeği olan bugün halen hayatta olan Yavuzer Tarlan abime teşekkür ediyorum. Her zaman saygıyla, hürmet ile kendisini andım. Kendisinden çok şey öğrendim. Bu mesleğin dürüstlüğünü, adaletliliğini, şeref ve namusunu ondan öğrendim, bana asla bu işin şerefsizlik bölümünü öğretmedi. Taraf olmayı hiç öğretmedi. Düşüncelerini, mesleğin puf noktalarını, haberciliği., fotoğrafçılığı, fotoğrafın dilini, neler anlatmak istediğini, fotoğrafın nasıl konuştuğunu, insan psikolojisini, şerefli bir insan olmayı kısacası mesleği ve dürüst bir gazeteci olmayı ondan öğrendim. Kimsenin hakkını yiyemeyiz. Meslek büyüğümüzdü ve yıllarca birlikte bu şehirde mesleğini yaptı. Bugün rahatsızlığı nedeniyle evinde. Keşke aynı dürüstlüğü bizler gösterebilsek ve onu eller üzerinde tutabilsek.
20 yılı aşkın birlikte çalıştık, rahatsızlığı nedeniyle meslekten uzaklaştı ama her zaman her yerde onun bende hatıraları var.
Gazeteci dediğimizde halkın gözünde dürüst, tarafsız bir insan olarak bilinirdi, şimdi bakıyorum, 5 TL ye satılan kalemler var. Kimileri bunu net olarak söylüyor, ben satılığım, kim parayı verirse onun için yazarım diyor. İşte bu tip inanları anlarım. En azından gerçek yüzünü gösteriyor. Bazı kalemler var ki, yaprak gibi dönerler. Kim parayı verirse o tarafa yönelirler. Bu tip insanlara gazeteci demem ahlak dışı olur. Ahlaksızlık olur, Ahlaklı ve dürüst gazeteci asla kalemini satmaz. Doğru neyse ondan yana kalemini tutar.
Şöyle ulusal gazete veya TV lere bakıyorum, birçoğu bir taraf, HALK TV ile anlaşmayı CHP bozmuş, artık para akışı yok ve CHP ondan destek istemiyor. Onun gibi birçok kanal var. Birçok gazete var, bir çok site var. Birilerinden para alarak diğer partinin açıklarını arayanlar. Yeter ki parayı ver. Yeter ki para ile birlikte ufak bilgiler ver.
Kendilerini büyük gazeteci sayan, aslında yaptıkları ile küçülmüş ( SATILMIŞ) gazeteci bozuntusu ülkemizde çok sayıda var. Bazı insanlar siyası partilere bağlılığından dolayı bu insanlara itibar ederler ve “YAHU BAK NE DOĞRU KONUŞUYOR “ veya (BAK ŞU YAZAR NE GÜZEL YAZDI” gibi aferin alırlar. Bunların neyine AFERİN, Bunlara ancak AFERUM derim, bizde bunun karşılığı Satılmış eşeklere AFERUM denir.
Bazı gittiğim toplumlarda gazeteci olduğumu bilenler, “ Yarın hangi yalanı yazacaksınız” Diye akıllarınca şaka ile karışık eleştiri yapıyorlar. Kendilerine sorduğum şu soruda “ Hangi yazımı veya hangi gün gazetemi okudunuz” dediğimde “ Görmedim” diyerek kıvırmaya başlıyorlar. Ön yargılar ile yargılayanlar oluyor. Ama bu meslekte 40 yılımı verdim. Biri çıkıp şunu söylemeli “ Sana şunu verdim, şu haberi yaptırdım” işte o gün benim mesleği bırakacağım gündür, Şerefsiz 100 yıl yaşamaktansa, şerefli olarak 1 yıl yaşamayı tercih ederim.
İnsanların itibarını bu meslek yeniden kazanmalı, tabii bunu yapacak kişi ben değilim, bunu yapacak kişi bunun okulunu açanlar ve bu mesleği öğretenler olmalı. Devlet Basın in yasal düzenlemesini yapmalı. Sahtekarlıklar ile devleti dolandıran gazeteler kapatılmalı, kuyruğuna basılan gazeteler CIYAK diye ses çıkartarak kendilerini haklı duruma getirmemeli. Bu CIYAK lar diğer gazeteler tarafından desteklenmemeli.
Herkesin tabii olanın, Vicdanı rahat ve temiz olmalı, Ama nerde, öyle vicdan ve öyle adalet. Şeref denilen kelime vatandaş isminden çok kişilik olmalı.