Dünyaya yayılan bir topluluk; arazi yapısı nedeniyle cin fikirleri olan, cin icatları olan bir Rize…
Bu topraklara doğmaktan son derece memnunum.
Geçtiğimiz günlerde İngiltere’nin Ankara büyükelçiliğinde görevli basın danışmanı Rize’ye geldi. Uzun uzun sohbet etme şansı buldum.
Rize’yi ve Rizelileri merak etmiş. Karadeniz’in doğasına hayran kalmış. Aslen Pakistan’lı olan Najma isimli büyükelçilik görevlisi Rize’yi bizden dinledi.
Pratik zekâlı olan Rizelilerin siyasette te uzun yıllar öncelik yaptığını söyledik. Rize doğasının insanları barındırmadığını ve doğaya göre insanların evler yaptığını, bazen pratik zekâ ile doğaya göre evler, konaklama yerleri yaptıklarını Türkiye’nin müteahhitlerinin genelde Rizeliler olduğunu belirttik.
Rize hakkında, Rizeliler hakkında bilinmesi gerekenleri Najma ile konuştuk. Rize’den memnun ayrılmadan önce kendi düşüncelerini sorduk.
Trabzon iline de uğradığını ancak sadece çay ikramı olduğunu söyleyen Najma, Rize’yi farklı buldum dedi.
Nasıl deyince;
Siz hem çay ısmarladınız hem yemek, işte sizin farkınız; siz misafire daha çok önem veriyorsunuz. Rize’de yemek yemeden gidemezsiniz dediniz. Bu beni çok duygulandırdı dedi.
Aynı sorunu bende Trabzon’da yaşıyorum deyince; yanında bulunan araç şoförü Trabzon’lu arkadaşa dönerek “Siz ne diyorsunuz” dedi.
Trabzonlu şoför ise “Doğru tespit, biz çay kahve ısmarlarız. Rizeliler ise yemeksiz yolcu etmezler” dedi.
Asıl geliş amacı Türkiye genelinden her yıl 25 gencimize yıllık burs vererek İngiltere’de okutmak olduğunu söyleyen Najma her zaman belli kesimlerden bu öğrencileri aldıklarını bu kez Anadolu’ya yayıldıklarını belirtti.
Tabii gazeteciler olarak bizim de bir isteğimiz oldu. İngiltere basınını sorduk. Orada çalışma ortamlarını ve oradaki gazeteciler ile diyalog kurmak istediğimizi; onlara Rize’yi tanıtmak istediğimizi, karşılıklı fikir alış verişinde bulunmak istediklerimizi söyledik ve bunun üzerinde ısrarla durdum.
İngiltere’de kraliyet ailesinin başbakana karışmadığını, basının hür olduğunu; ancak başbakana yarın basın kuruluşları bulunduğunu da dile getiren Najma, bize Türk Basını’nın gücünü sordu.
Her zaman söylediğim ve bazen de yazdığım üzere; bizde artık basın kartlarının önemi kalmadı. Geçmişte birçok kurumdan yararlanan basın kartları, artık kimlik olarak da geçmiyor diye ekledim.
Güzel bir sohbet ve karşılıklı fikir alışverişler sonrasında memnun ayrıldı. Her zaman söylediğim gibi, dereyi geçmek için dereye girmek gerekmez, üstteki köprüyü kullanmasını bilmek gerek.