Bazen yazma diyorum, bazen ise birileri yazacak diye düşünüyorum.
Bazı insanlar, para veya makam diyor. Dürüstlük olsa ne olur; olmazsa ne olur düşünenler var. Bugün kariyerim olsun, makamım olsun, kim ne derse desin, kefeyi doldurayım; kişilik bana lazım değil diye düşünenler var.
İşte orada duracaksın!
Çok insanlar gördüm. Makam aldı, para buldu, sonra da makam elden gidince kişiliği de gitmiş oldu ve sokaklarda kendilerine selam verecek insanlar bulamadılar.
Bir böyle olmak var, birde dürüstlük ile makamı bulup, çevresinde ki insanları unutmayan, insanlara geçmişte olduğu gibi elini, kolunu açan, kalbini açan insanlar var. Çook örnekleri var. Bugün halen saygı ve hürmetle anılanlar var. Rahmete kavuştuktan sonra arkasından “ Allah rahmet eylesin, çok iyi bir insandı” dedirtenler var. Birde bunun tersini diyenler var “ Tam bir şerefsizdi, geberdi gitti” diyenler var.
Önemli olan hangisinden olmak istediğimiz. 3-5 kuruş için, makam veya mevki için bu kelimeyi çocuklarına bırakan insanlar tarihte unutulmuş, sürekli nal etlenmiş insanlar var. Peki, bu insanlar çocuklarına ne bıraktı?
Şerefsizlik, haysiyetsizlik ve kötü bir isim.
Önemli olan bizim hangisinden olmak istediğimiz, önemli olan ismimizi gelecek nesillerimize iyi hatırlatmak.
Çok insan sayarım.
Rahmete kavuşan Mahmut dayımız, Üçel’in sahibi, Ömer Kavalcı, Memiş Ali Usta, Osman Karavın, Ahmet Hamdi Yılmaz, Kemal Reyhan, İbrahim Şehirli, daha bir sürü isim sayabilirim….
Peki, kötülerden saymak gerekirse isimlerini bile unuttuk.
Hatırlamak bile istemiyoruz.
Hangisi olmak isteriz acaba?
Önemli olan insan olmak değil mi? Önemli olan çevrene iyi bir bağ kurmak değil mi?
Bir hatıramı paylaşmak istiyorum.
Çaykur’da Hayri Pirimoğlu vardı. Bir gün üstat Yavuzer Tarlan ile ziyaretine gittik. Tek başına oturuyordu; bize yönelerek sizlere bir şey anlatacağım dedi.
Bizde merak ettik, Allah Rahmet eylesin,
Anlatmaya başladı “ Makam, koltuk, şoför, benim ağlamam lazım. Makam verdiler, sekreter verdiler, şoför verdiler, hatta kızımı makam aracım ile şoförlük öğrettim. Makam mevki olunca herkes saygı duydu. Sonra makam alındı, ne şoför kaldı, ne sekreter, ne de araba, ben şimdi ağlamam lazım mı?” diye sordu.
Yavuzer üstat hemen devreye girdi “Sen dürüst bir adamsın, makam olmasa da, biz buradayız. Makam olsa sekretere soracaktık, bekleyecektik, ama direk odana girdik, demek biz makama değil, size değer verdik” dedi.
Bazı insanlar makamsız da insandır ve değerlidir. Bazı insanlar makam koltuğunu kendi yerine koyar, onlardan olmamak lazım. Bu sadece bürokrasi de değil. Her camiada var. Tabii bizim camiada da var.
İnsansak anlaşmamız mümkün. İnsan değilsek hayvanlar gibi birbirine dalarız.
Herkes bence ismini yaşatmalı.
Kimse koltuk ile dünyadan gitmiyor.