Sabahları çarşı turu yapıyorum. Her gittiğim yerde insanlar dertlerini anlatmaya başlıyorlar. Bizim insanımız dertli mi dertli…
Yaz gazeteci…
Dertlerimizi yaz; sıkıntılar içindeyiz. Tek kuruş kasaya girmiyor. İş yok, para yok, herkes aynı. Siz neden yazmıyorsunuz?
Konuşun deyince de; aman beni yazma, beni çekme, ben ön plana çıkmak istemiyorum…
Bütün esnaf aynı durumda. Kimse sesini çıkartamıyor. Siz yazın diye cevap alıyoruz.
Esnaf böyle diyor ve bir korku var içinde. Ama korkunun ecele veya iflasa faydası yok. Hiç kimse neden konuştun, niye dert yandın diye gidip de esnafın kafasına konmaz. Toplumsal bir yara varsa bu yarayı kapatmak önce oda başkanının, ardından siyasetçilerimizin görevidir. Onlara şirin görünüp, her şeyi güllük gülistanlık gösterip bize de dert yanmanın manası yok.
Benim bildiğim ve yıllarca uyguladığım bir sistem var. Ben gazeteciyi böyle bilirim ve Yavuzer Tarlan hocamdan böyle ders aldım.
Gazeteci sorunların üstüne giden, sorunları dile getiren, iyi yapılanları halka duyuran, halk ile iç içe olan kişidir. Tabii bu son zamanlarda yol değişti ancak yol değişmeyen meslektaşlarım çoğunlukta. Her gazeteci görevini yapıyor mu diye sorarsanız kocaman bir HAYIR derim.
Toplumsal yaralar, toplumun birlikte hareket etmesi ile kapanır; bir gazetecinin haber yapması ile değil.
Yine bu sabah fırıncı dostlarımla oturduk, ekmek fiyatlarının çok düşük olduğunu söylediler. Maliyetin altında ekmek satışı yapıldığını ve önlerinde engeller olduğunu söylediler. Tabii onların en büyük tepkisi oda başkanlarına. Maya, doğal gaz, elektrik, un, işçilik ve kira bedellerinin arttığını söyleyen fırıncılar 1 TL’ye bakkal ve marketlere ekmek verdiklerini söylüyorlar. Hatta belediyeye iletilmek üzere bir teklif yaptılar.
Teklifleri aynen şöyle “ Her fırıncı 3-400 ekmek veya muhtarların belirlediği fakir insanlara ekmek vermek. Her gün vereceğimiz ekmekleri belediye ücretsiz fakir halka versin veya biz fırınlarımızdan karne karşılığı bu kontenjanı kullanalım. Belediye ya aracı olsun, ya da bedava vereceğimiz ekmekleri bedava bu kişilere versin”
Teklifleri bu şekilde. Tabii belediye ne der bilemeyiz. Ancak fırıncıların büyük sıkıntıları olduğu bir gerçek.
Ben iş yerimden bakıyorum 350 TL ödediğim elektrik faturası 720 TL geldi.
150 TL evde ödediğim elektrik faturası 254 TL geldi…
Bir yerlerde bir şeyler oluyor!
Her ne kadar Berat Albayrak zam yok dese de Çoruh Aksa kafasına göre zam yapmadı. Hatta gazeteciler derneğinde 250 TL’nin üzerine çıkmayan elektrik faturası 450 TL oldu. Bunun açıklaması nasıl yapılır bilmem ama fırıncılar her konuda haklı. Ekmek müsrifliğinden kaçmamız gerek. Yediğimiz kadar almalıyız, yemediğimiz çöpe gitmemeli.
Aslında her sektörün sıkıntısı büyük.
Ancak OMUZ VER AĞLAYAYIM diyenlerin sesi çıkmıyor.