İnsanları anlamak mümkün değil, tarihi belki gençler hatırlamaz, ama ben ve benim yaşta olanlar geçmişi çok iyi hatırlar, tabii Alzheimer olmadıysa millet, elbette hatırlarlar.
Belki kimileri için geçmiş iyiydi, peki kimin için iyiydi, bürokrat, siyasetçi ve onların yakınları için geçmiş iyi olabilir. Ama halk için geçmiş çok karanlık geçmişti.
Kuyrukları ne çabuk unuttuk, her türlü kuyrukları, hastanelerde oluşan insan kuyrukları, yatakların pisliğini, hastanelerde cihaz olmamasını, ameliyatların büyük kentlerde yapılabildiğini, yoların dar ve bozuk olduğunu, köylerdeki yolların çamur ve bozuk olmasını, hele yokuşlardan çıkamayan araçları, bazen yaya yürümek zorunda kaldığımızı, ulaşımda çektiğimiz zorlukları, iletişimde saatlerce telefon başında beklediğimizi, işte bunları çok çabuk unuttuk, 1983 yılında başladığım meslekte basın tribününde iki telefon vardı, bu telefonlardan rahmetli Yavuzer Tarlan in eşi PTT de çalıştığından torpil yaparak 15-20 dakika da ödemeli bağlanabiliyorduk.
Çayların denize döküldüğü tarihleri ne çabuk unuttuk, Çaykur kısıtlı fabrikalarda işleyemediği çayları deniz kıyılarına dökerek üreticinin parasını veriyordu, tabii bazı şerefsizler bu çayları deniz kıyısından yeniden alarak tekrar Çaykur’a satıyorlardı. Çaykur un fabrikalarında YANDI diye rapor tutulup çaylar bazı kişiler tarafından alınıp yine Çaykur Kanalı ile sattırılıyordu. İhraç edilmiş diye Rusya’ya gönderilmiş çaylar Çayeli ilçesinde bir depoda saklanıp ihraç edilmiş diye gösterilerek Rusya’ya o dönem 3 TL den satıldı gösterilip, 4 TL den Çaykur bayilerine satıldığı dönemleri ne çabuk unuttuk.
Hırsızlığın danış kasının yaşandığı ülkede yolsuzluk, hırsızlık, ihalelerin hangi koşullarda kimlere verildiğini çok iyi biliyorum. Müteahhitlik belgesi olmayan kişilere nasıl ihaleler verildiğini çok iyi biliyorum.
Gümrükte nasıl rüşvet olayları, nasıl hayalı ihracatlar yapıldığını benden iyi bilen yok, Gümrüğü adeta abluka altında almıştım ve her konuyu kaleme alıp yazan tek gazeteciydim, Gümrük kapısından içeri girerken kapıda kimlik göstermem ile içeri girdiğimde tüm işlemlerin nasıl durdurulduğunu, Gürcistan ile iş yapan veya yapacak olan kişiler benim Gümrük sahasından çıkmamı bekliyorlardı.
Hırsızlığın, dolandırıcılığın, sahte gümrüklemenin, devleti soyanların çok yakın takipçisiydim, o nedenle 2 kez saldırıya uğradım ancak saldırıda zarar gören ben değil karşı taraf olmuştu. O günleri ben unutmadım.
Şimdi elbette az da olsa bu tür olaylar yaşanıyor, ama geçmiş bugünden daha kötüydü, bugün en azından ulaşım, sağlık, iletişim sorunumuz yok, iş arayana her türlü iş var, kimse aç veya açıkta değil, ekmek peşinde koşan her insan mutlaka bir türlü ekmeğe ulaşabiliyor.
Artık millet beleş yaşamak için mücadele ediyor, çalışmadan, üretmeden, ter akıtmadan birçok insan para kazanmanın peşinde, kimi nasıl dolandırırım, nereden ne çalabilirim, Devleti nasıl yontarım bunun peşinde, Artık işin rengi değişti ve insanlar ay sonunda Bankamatik memuru olmak istiyorlar.
Öyle bir dünya olmamalı, bugün ülkemizde her türlü imkan var, elbette sorunlar var, 17 milyon emeklinin bulunduğu ülkemizde 25 milyon çalışan var ise ve devletin imkanları bu emeklilere hak ettiğini veremediyse bunun sorumlusu devlet değil, siyasetçilerdir. 40 Yaşına insanları emekli edersen, EYT diye millete maaş bağlarsan işte burada gerçek emeklileri ezmiş olursun.
Artık köylerimiz ya beton, ya asfalt, eğitimde devlet birçok sorumluluğu üzerine almış, kendimizin bakmadığımız engelli ve yaşlılarımızı devlet korumaya almış, kendi engelli çocuğumuz için devletten maaş alıyoruz.
Artık biraz kafamızı iki elimizin arasına koyup, beynimizi zorlayarak geçmişi ve günümüzü yorumlamamız gerekiyor.
Tabii bunu herkes yapamaz, önce o kafanın içinde hafıza kartı veya Hartiks olmalı, yanı beyin olmalı.