Bazı insanlar makam mevki sahibi olmak ile kendilerini dev aynasına görmeye başlarlar. Dününü, öncesini unutarak günü kurtarmaya çalışır. Asıl olan yarını düşünmek değil mi?
Şöyle çevremize bakalım. Toplumda yeri olmayan, kendisine insanların selam bile vermediği bazı kişiler bugün siyaset sayesinde belli yerlere geldiklerinde kendilerini dev aynasına görmeye başlarlar. Aynaların bir gün kırıldığında veya kişinin başındaki insanların değişimi ile cep aynası bile bulamayacaklarını unuturlar.
Neysen o. Kimsen osun ve kimliğindeki ismin değişmedi. Makam ile kimse bir yere gelmez. İnsanlar kişilikleri ile bir yerlere gelmesini bilmeliler. Bu tip insanlar her zaman kaybetmeye mahkûmdur.
Yıllardır yazarım; bazen eleştiririm, bazen yüceltirim. Eleştirilere açık olmayanlar veya övgüden havalara girenler asla başarılı olamazlar.
Tabii önce insan kendini eleştirmeli. Eleştiriye açık olmalı, bazen ben de kendimi eleştiriyorum. Neyi doğru, neyi yanlış yaptım. Hep doğrusu Mustafa acaba ben mi olmalıyım? Çevreme baktığımda bazı insanlar bana “ Boşver, dünyayı sen mi kurtaracaksın” derler. Belki dünyayı ben kurtarmayacağım. Belki bazen çok sert yazıyorum. Belki de boş vermeliyim. İşte bunun ucunu kaçırdığımın farkındayım ancak olumsuz eleştiri hiçbir zaman almadım.
Meslektaşlarım bazen bana “ Son yazacağını başta yazıyorsun. Biraz daha yumuşak yazabilirsin” diyorlar. Arkadaşlarım haklı olabilir. Bende yazdıklarımda haklı olabilirim.
Dikkat !..
Haklı olabilirim diyorum. Haklıyım asla demiyorum. Ama burası Rize ve yıllardır siyasetin zirvesinde yer alan bir il.
30z yıldır Türkiye Rize’den yönetiliyor. Peki, Rize olarak ne kadar geliştik? Hem kişilik olarak hem de şehir olarak. Önce bunu bir eleştirelim.
İnsanları eleştirirken neden eleştiri yapıyorum. Çevremizdeki şehirlere bakalım. Şehri geliştirmek için nasıl birliktelik oluşturuyorlar. Tüm siyasiler, STK’lar bir araya gelebiliyor. Bizde ise BEN demesini biliyoruz. Neden BİZ demesini bilmiyoruz. Hâlbuki şehrimizin kalkınması, insanlarımızın kalkınması ve gelişmesi için BİZ demesini bilmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Yine arada insan unsuru, önemli olan bu değil mi? Beyni ve aklı olan İNSAN ise o halde insanlarla bu şehri geliştirmemiz gerek.
Ama bakıyorum, bazı insanlar sadece kravat takıp elbise giyerek insan görüntüsünde olmak istiyorlar. Kişilik YOK. İnsanlara yaklaşım YOK. Çevresindeki insanları makam mevki sahibi oldu diye takan yine YOK.
Peki, bugünün yarını geldiğini düşünürsek…
O kravat ve takım elbise ne kadar işe yarayacak işte onu merak ediyorum.