Çocuk kandırmak kolay. Sokakta yürürken çocuk oyuncak ister, baba yoksa annesi hemen “ Baban alır” baba varsa sonra alırız diyerek çocuk kandırılır. Çocuk başka şey ister yine aynı hikâyelerle çocuk eve kadar getirilir veya çocuğa saplı şeker veya şeker türü küçük bir hediye verilir kandırılır.
Aynı kanun siyasetçilerde, baktığımızda DOĞRU, DÜRÜST, KALİTELİ ehhh bu adam yalan söylemez… Söylemez belki, çünkü söylediği yalanı yanındaki çuvala koyarak peşinde gezdiriyor.
Bırakın bu işleri, siyasetin ismi zaten yalan… Perdesi yok, yalan direk sokağa, millete yansıyor. Kim yalan söylemiyor. Bir kişi bana göstersin şu siyasetçi yalan söylemez.
Kusura bakmayın ancak burada yalansız gün geçmiyor. Rize artık siyaseti iyi biliyor. Geçmişte bunlara değindim, kim yalancı kim ciddi, kim şakacı, kim palavracı, kim kendini beğenmiş, kim iş yapmış sevilmiş, kim telefonları kapatır, kim açar, kim halkla kucaklaşır, kim uzaktan el bile tutmaz, tutsa bile elini yıkar.
Rizeli enayi değil. Rizeli aptal değil. Rizeli kimseye uşaklık yapmaz. Yaptığı sanılır ancak sandıkta oturtur.
Kimse kimseyi kandırmasın, sokak ağzı değil, sokak sesi, kim nerede ne dağıtıyor, kim nerede ne yapıyor. Kimler ne alıyor, kimler ne almıyor. Hepsinin hesabı tutuluyor. Bu hesap döner, sapta döner, bir yerlere sonra saplanır.
Bizim kimseye minnetimiz olmadı, olmaz da. Geçenlerde bize gelen bir siyasetçi, aynen şunları söyledi “ Biz basına tek vücut bakarız, basın bizim için önemlidir, herkes aynı değerdedir, kimseye haksızlık asla yaptırmayız” denildi.
Basına tek vücut baktılar, ayaklar yok, kollar yok… Yine vücut var, o vücut onların öz vücudu, onların iyi kullandığı vücut.
Biz dostumuzu da düşmanımızı da iyi biliriz. Biz kimseye minnet etmeyiz, bizim dost dediğimiz mezara kadar bizimle, düşman dediğimiz ise; kan akana kadar bizimle, kimin kanı biterse tahtalıköy, diğer saha diğerinin.
Dost dedik, el üstünde tutarız, siyasette dost dediğimiz kişiler var. Bazı siyasiler de dost bilinir ancak düşman hattından bakarlar. İşte siyaset yalanı buradan, insanlar ikiyüzlü olmayı siyasetin içinden öğrendiler.
Ali Haydar Er… Siyasetçi, önceki gün gördüm, ziyaretleriniz sürüyor dedim. Rize’de Gazeteciler Derneği var ziyaret ettiniz mi dedim…
Yahu haklısın…
Eee
Haklılık, çünkü yanlarında yalakaların üstü var… Onlar iş yürütmenin, matematik yapmanın derdinde. Bizim derdimiz Rize matematik değil!
Etrafta çakallar varken, her şey unutuluyor.
24 Haziran’a fazla kalmadı. Çakallar kümese dadanırsa işte o zaman görüşeceğiz. Fazla bir şey demeye gerek yok. Mesaj yerine ulaşır sanırım.