Bugün ziyaretimize geçte olsa Rize il Afet Müdürü Şakir Kuk geldi. Tabii 2 aydır hizmet vermeye devam eden gazetemizin açılışını geç öğrendi, fazla suç bulmuyorum… Afet olsak duyardı mutlaka, olsun yine de ziyaret etmesi önemli.
Afet Müdürü ile siyaset veya başka bir şey konuşacak değildik elbette. Rize ve Rize’de son yıllarda meydana gelen afetleri konuştuk, tabii söze ben başladım…
Haziran ve Kasım ayı sürecinde afetler ile Rize’de karşılaştık. Yani bu oylar benim için korkulu aylar, köyde ve dik yamaçlarda yaşayan insanlarımız için endişe duyduğum aylar.
Kuk ile geneli konuştuk, tabii o yapılan yollar ve ruhsatsız inşa edilen binalardan bahsetti. Belki büyük neden yol ve ruhsatsız binalar olabilir. Ancak kısmı yağmurlar ile Rize hiç karşılaşmamıştı. Blok halinde yağan yağmurların ve yağış şeklinin çok değişik olması Rize’de heyelan ve sellere neden olmakta. Hele içinde olduğum Gündoğdu felaketi, Güneysu ve Pehlivantaşı felaketlerini o bölgelerde yaşadım. Öyle bir yağmura değil toprak hiçbir güç dayanmaz. Sel ve heyelanın kaçınılmaz olduğu düşünülemez, ne yapılabilir sorusu akla geliyor.
Arazi yapısına göre tedbirler alınabilir, her arazi içinde su yolları, evlerin çevresinde su kanalları açık halde tabii, en büyük etken ise toprak yapısını tutabilecek ağaçlandırmaların mutlaka yapılması, arazilerde yine toprak yapısına göre ağaç dikmek gerek.
Kendi köyümden ve kendi ailemden biliyorum, baktığımda kardeşlerimin arazilerinde bir tane ağaç veya toprağı tutacak bir tek çalı yok. Bazen bana neden bu kadar senin arazide ağaç var, altları çay vermez, kes ağaçları gibi seslenişler oluyor. Arazi dik ve meyilli, gel ki yerleşim yerinden yukarıda ancak asla ağaca kıyamam ve bu yabanı ağaçta olsa doğada yeri mutlaka vardır diye düşünürüm. Belki çay verimini etkiler ancak yaprakları ile toprağı yeniler.
Afet Müdürü izinsiz yol ve ev yapımı konusunda haklı, ancak buna birçok konuyu eklemek mümkün. Toprak yapısının değişimi, ormanların kesilmesi, arazinin bölünmesi ile bilinçsiz ev yapımı…
İklim şartlarının değişimi, bölgenin organikten çıkarak tamamen toprakların yapısının değişmesi gibi birçok neden bulunabilir. Bizim kaderimiz bu, kader buysa kadere boyun eğmek gerekmiyor, önce tedbirimizi almamız gerek. Ne yapabiliriz, doğanın önüne geçemeyiz, buna kimsenin gücü yok, o halde doğaya karşı mücadele etmemiz gerek, ev mi yapacağız, o zaman en uygun yerde arazimizin yapısını baktırarak, yol mu yapacağız, fizibilite çalışmasını yaptırarak. Ağaç mı keseceğiz, doğaya zarar vermeyecek yerden kesmemiz gerek. Tabii yağmur öncesi her fert yaşadığı yerin çevresinde su kanallarını mutlaka hayata geçirmeli. Köy yollarına baktığımızda ot ve küçük sellerle su kanalları kapalı durumda, mutlaka su kanalları açtırılmalı. Felaket geldiğinde çok geç olabilir, o halde tedbirimizi önceden almamız gerekiyor.