Bir eser, bir hizmet, bir köşeye atmak gerek.
Her insan, hayatta bir amaç için yaşamalı; hayırlı evlat, ismini yaşatacağı bir eser, adını yapılan ve katkısı olacak eserler.
Bunun yanında razılık…
Bizden çevremizdeki insanlar, ne kadar memnun? İsmimiz sokakta veya çevremizde ne kadar iyi anılmakta, kimler arkamızdan gıybet etmekte?
Tabii, bunlar zaman içinde kulağımıza gelir. Kim; ne dedi, niçin dedi, hatamız nerede veya neyi iyi yaptık ki insanlar bizi iyi olarak anmaya başladı?
Kendi köyümde bugüne kadar kaç insan hayatını kaybetti? Şöyle köyün dibinden başına kadar kafamdan geçirdim ve 153 kişi hatırladım. Çoğunun ismi unutulmuş ancak, isimleri hâlâ bazı oturumlarda konuşulanlar var.
İyi veya kötü.
Kötüyü anarken kötülükleri anlatılır, bizlerde dinleriz ve rahmet vermeyiz. Bazı insanlar söz arasında geçerken; Allah rahmet etsin, mekânı cennet olsun deriz.
Onu dedirtmek önemli.
Her köyün, bir musibeti mutlaka vardır. Bizim köyde de iki katlısı var. Geçen seçimlerde muhtar adayı oldu, evindeki 5 kişinin oyunu aldı.
Açıkçası öyle olmak kimse istemez.
İsimler yaşatılmalı.
Meslek hayatımda Rize merkeze baktığımda unutulmaz isimler arasında Memiş Ali Usta ilk sırada yer alır. Kişiliği ve insanlara bakış açısı ile; Mahmut Topçu dayımız, mütevazı kişiliği ile; Şevket Kambur dürüstlük ve duruşu ile,;Yılmaz Telatar hizmetleri ile; Ömer Kavalcı insanlara yaklaşımı ile; Nihat Mete küfürleri ve iş becerisi ile; Osman Karavın dürüstlük ve samimiyeti ile.
Bu tür çok sayıda insan sıralamak mümkün…
Ama kötülükleri ile yansıyan insan sayısı az değil. Bunları yazmak hiç hoş olmayacağı için gerek duymadım.
Ama unutulmayan isimler arasında bu insanları sıralamak mümkün.
Peki, bu insanları yaşatmak için ne yaptık?
O insanlar bizim ve gelecek nesillerimiz için neler yaptığını, bizim yaştaki insanlar çok iyi bilirler. Ama bize de bazı görevler düştüğünü, vefalı insanlar olduğumuzu unuttuk ve bu insanları tarihin sayfalarına koymadık.
Bazen bu konularda çeşitli yazılar yazdım.
UNUTURSAN,UNUTULURSUN demiştim.
Bunu Halil Bakırcı’ya da söyledim. Bu durumu belediye başkanına da söyledim.
Vefalı olmak gerek.
İnsanlara, hor bakmamak gerek. Bugün belki iyi bir koltukta olabilirsin. Yarın bu koltuk altından alındığında, bu toplumun içinde sade bir vatandaş olarak kalacaksın. İşte o zaman, çevrende ki insanları görme şansını yakalayacaksın.
Bizim en iyi yaptığımız iş ise; insanlar koltuk ve makam sahibi olduklarında yanlarında olmak. İşleri bittiğinde ise, o insanları unutmaktır.
Ben buna vefa demem!
Ben buna adam satma derim!
İnsana insan olduğu için değer vermek ayrı, koltuğa değer vermek ayrıdır…
İşte biz, bunu ayırt edemiyoruz.
Vicdani rahat olanlara, diyecek lafım yok.
Allah, herkese kalbine göre versin.