Her işin bir acemilik dönemi vardır. Kimse doğuştan usta veya meslek sahibi değil. Ben bu mesleğe 1983 yılında Türkiye Gazetesi’nde tebeşir ve kitap pazarlayarak başladım. Lüzum duyulduğu için haberciliğe adım attım.
Tabii burada en büyük desteği beni aralarına kabul eden TRT-AA, o dönemin Hürriyet Muhabiri Yavuzar Tarlan, o dönemde Karadeniz ve Milliyet Gazetesi’ne yazan genç yaşta kaybettiğimiz Eyüphan Azal oldu. Yıllarca kendileri ile çalıştık. Kendimizi mesleğe adadık ve bugün 35 yılımızı meslekte doldurduk. Hiçbir zaman ben bu işi çok iyi yapıyorum demedim; nitekim deme şansım da yoktu. Meslekte o kadar teknolojik yenilik oldu ki buna ayak uydurmak zorundaydık. Karanlık odadan, printera, tele fotodan, internette resim atmaya ve hızlı bir değişime ayak uydurma zorunluluğu getirdi.
Neden bunu yazdım?
Rize Belediye Başkanı istatisçilikten bir anda siyasetin tercihi ile Rize Belediye Başkanı oldu. Nereye geldiğini, ne yapacağını bilmez oldu. Yanına aldığı yardımcıları ile işi öğrenmeye çalıştı. Tabii bu bir süreç ve bu sürece ayak uydurmak zorundaydı. Cumhurbaşkanının memleketinde hizmet etmek o kadar kolay değil. Hele işin acemisi isen bu durum çok daha zor bir hal alıyor.
İlk zamanlar zorlanan Kasap, zaman içinde acemilik dönemini atmaya çalıştı. Bazı birimlere çalışacağı kişileri getirdi. Rize’nin çok zor bir yer olduğunu bu zaman içinde öğrendi. Siyasilerin karşı siyasilere karşı verdiği 10 Numara Projeleri bir anda kendi kucağında gördü. Belki böyle bir düşüncesi bile yoktu. Ancak verilen sözleri yerine getirmek Kasap’a kaldı.
Bakırcı döneminde başlayan Teleferik Projesi hâlâ hayata geçmedi. Dedik ya Rize zor bir yer. Kimse bakan veya başbakan değil; herkes başkan olmuş. Birine dokunduğun an karşında başka bir güç çıkıyor. İş yapmak için engel aşamaz hale geliyorsun.
Kişilik olarak Kasap’ın kişiliğine diyecek yok. Doğrudur, dürüsttür ancak Rizeliler gibi tez canlıdır; eleştirilere fazla açık değil. Sanal hesabından eleştiri aldığında ise hemen kızabiliyor.
Bu Rizelilerin suyunda var, doğal karşılamak lazım.
Rize’de iş yapmak hiçte kolay değil. Dokunduğun her yer kalın duvar gibi karşına çıkmakta ve toslamaktasın. Siyasetin içinde herkes olduğundan kimseyi aşma durumun yok.
Sorunlar arttıkça, millet sıkıldıkça bu kez rica minnet ile engelleri aşmak zorundasın.
Doğrusu bu mu?
Elbette hayır…
Rize için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı, çünkü başka Rize’miz yok. Başka hizmet alacağımız yer yok. Teveccüh ve hizmet anlayışımız değişmeli. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın demek yerine; bana ve komşuma, bana ve şehrime dokunmayan yılan bin yaşasın demesini bilmeliyiz. Bugün Rize’mizin birçok eksiği var.
Eksiklerin tamamlanamasının nedeni elbette ki siyaset. Elbette herkesin siyasetin içinde olması. Ben yerine biz olmalı. Biz yerine Rize olmalı. İşte bunu aştığımız an Rize ve Rizeli olacağız.