Doğuştan herkes insan
Gelecek ne gösterecek belli değil, anneler ne çocuklar doğurdu. Çocuk olmak kolay…
Haylazlık, oyun, geçim derdi olmaması, tek ele bakmak. Annelerin ve babaların kanatları altında özgürce yaşamak. Hepsi insanlar için.
Gel ki hayvanlar için de aynı şey geçerli. Ama insanlar farklı, gelişen beyinlerle birlikte hayata tutunmak, önce okul, ardından vatanı görev ve hayata atılmak.
Doğuştan ortaokula kadar her şey tamam, işte hayatın akışını değiştiren hayatın kesitleri, ortaokul sonrası, lise ve üniversite…
Gençliğin hayat tarzını değiştiren iki dönem. Lise ve üniversite hayatı, hele ki lise hayatı tam gençliğin kaynadığı yıllar ve işte bu yıllarda gençlerin üzerinde eğitim çok önemli. Her şeyi kavrayan, aşık olan, kötü alışkanlıkların başladığı yıllar. İşte bu zaman ailelere büyük görev düşmekte, sadece aileler değil tabi, okul eğitimi de önemli..
Bu dönemi bizde yaşadık, geçmişe baktığımda gençliğin getirdiklerini anlamak kolay. Lise hayatımda tek saygı duyduğum bugün hala hayatta olan okulda ve dışarıda bize ders veren Köksal İstif öğretmenim.
Diyebilirim tek saygı duyduğum kişi, hiç anlamadığım kavrayamadığım ders bile olsa onun dersinden yüksek not almayı bildim. Çünkü eğitimi eğitim gibi veriyordu. Anlayacağımız dilden konuşuyor, bizimle ilgileniyor ve bizimle birlikte ders zamanı ders, eğlenme zamanı eğlenmesini biliyordu.
Eğitimci olmak kolay değil, bazı öğretmenler sınıfa girdiğinde “ Susun, konuşmayın, zayıf veririm” gibi tehditler veya dersi kitaptan okutup ders defterini imzalayıp çıkanlar var. Eğitimci olmak kolay değil, Rusya’da tarihte her meslek erbabı tercih yaptığı veya ilgi alanına giren bölümü okuyarak o mesleğe yöneliyordu. Yanı işe göre insan, insana göre iş değildi.
Bizde ise ne olursa olsun iş olsun misali…
Bu sistem tabiatın bile tersine işlemekte.
‘İnsan olmak’ dedik, İnsan kolay olunmuyor. Gerek aldığı eğitim, gerek çocukluğu, gerekse aile terbiyesi ile insan olunur.
İnsan ya içinde her zaman bir hile olur, insan ya , farklı düşünebilir, insan ya…
Zaman içinde bunları gördüm, en yakın dostum dediğim, elinden tuttuğum, tipine bakarak insan dediğim çok şerefsiz var… Biraz ağır oldu diyebilirsiniz. İnanın bu laf çok hafif kalır. Daha fazlasını hak eden insan müsveddesi var. Olur ya insan olunur, olur ya iyilikten anlayanlar olur, olur ya iyilik maraz olmaz. Ama bu tip insanlar asla iyilik bilmez, çünkü hayatında iyi kelimesini kullanmış değil, hiçbir insana iyilik yapmış değil. Bu insan müsveddeleri hayatları boyunca kişilik bozuklukları ile yaşadılar. Herkesi kendileri gibi bilir, insanlara karşı tepeden bakarlar.
Başta söyledim insan olmak!
Kolay mı insan olmak, bazılarına göre insanlık pahalı marka elbise giymek, bıyık bırakmak, pantolon giymek, kimlik taşımak, kahvede çay içmek, insanların içine çıkmak insanlık sayılıyor.
Ama değil!
İnsanlık çevrene karşı duyarlı, namuslu, insanları insan görmekten geçer. Gören gözlerle kör gibi insanlara tepeden bakmak insanlık olamaz.
Laflar nereye bu kişiler bunu rahatlıkla anlarlar.
Tabii kabiliyetleri varsa!
İnsan olmayı öğrenmeye başladılarsa,
Ama çok geç, onlar insan olmayı çoktan unutmuş kişiler…