Zaman zaman yazarım, söylerim ve kimseden çekinmeden, kalemimi satmadan doğrusunu yazmaya devam ederim. Zaman içinde kendimi bile yazdığım oldu, kendimi bile eleştirdiğim oldu.
Hiçbir zaman eleştiriye kapalıyım demedi. Veremeyeceğim hiçbir şeyin cevabı yok. Her zaman insanlara yardımcı olmaya, onların dertlerini kendime dert etmeye devam ettim. Siyasete hiçbir zaman girmedim. Sağ veya sol hiç düşünmedim.
Önce insan dedim.
Dost, arkadaş, yoldaş dedim.
Peki ne oldu? En çok iyilik ettiğim insanlar sırtımdan bıçaklamaya çalıştı. Tespiti yapınca da işte o zaman kükredim, ağza alınmayacak kelimeleri o insanlara söyledim. Sanki duvara söylüyorum, sanki selam veriyorum gibi, Aleyküm selam dediler.
Sizce bu insanlara ne demeli?
Şerefli mi? Şerefsiz mi?
Kararı okuyucu versin.
Önceki gün Hayati Yazıcı 53 Gazeteciler Derneği’ne geldi. 10 yıldır dernek başkanlığını ben yapıyorum. Bazı kendini bilmez 3 satır üstte yazdığım kelimelere haiz olan insanlar bazı dedikodular yaptılar. Hayati Yazıcı Dernek ile ilgili bilgiler sordu.
Ben de 73 üyemiz olduğunu 42 sarı basın kartı Rize’de bulunduğunu ve bunların 37’sinin derneğimiz üyesi olduğunu, dernek çatısı altından bazı kişilerin atıldığını kendisine söyledim.
Nedenini sorunca da “ dernek kurallarına uymayanların dernek çatısı altında işi yok” dedim.
Aidat alıp almadığımızı sordu..
10 yıldır kimseden aidat almadığımızı, kendi imkânlarımız ile derneğin yürütüldüğünü bazen icraya verildiğimizi ve yüklü miktarda ödemeler yaptığımızı söyledim.
Rize’de 10 yıldır yürüttüğüm 53 Gazeteciler Dernek başkanlığı sürecimde hiç kimse adaletsiz, üyelerine taraflı davrandığımı söyleyemez. En çok iyilik yaptığım kişiler ise dernekten attığım kişiler. Sağda solda dernek ile ilgili yine kötü dedikoducu karılar gibi dedikodular yaptıklarını gördüm.
Bazı site sahiplerini kullanarak onların ardından rant aldıklarını duydum.
İşte bunların iç yüzü! İşte bunların gazetecilik anlayışı! Bunlar birilerinin adına site yapıp, birilerinin adına bayram gazetesi adına gazete çıkartıp akşamları paraları pay eden kişiler. Bunlar gazetecilikten çok, gazeteciliği kendilerine rant olarak, kimlik olarak kullanan kişiler, bunlar kişiliği mesleğinden alan kişiler.
Kimlik meslek ile kazanılmaz, kimlik kişilik ile kazanılır. Kimlik millete yalvararak reklam alma ile kazanılmaz. Kimlik insanlar üzerine yaptığın etki ile kazanılır.
Son zamanlarda iktidar partisinin bu kimliksizlerin kimliğine önem verdiğini gördüm. Bu hem beni hem de dernek yönetimini oldukça rahatsız etti.
Buradan söylüyorum, herkes aklını başına alsın. Derdi olan derdini bizimle paylaşsın, siyasilere yalanlarla bir yere varamazlar. Bu kez fiş yerinden çıkar. Kimse gazeteciler derneğini ayaklar altına alamaz. Ancak kendileri ayaklar altına giderler.