Yıllardır haram yiyoruz,, bazı kişilerde alışkanlık yaptığı doğru, tarihe yolculuk yaptığımızda 1977-80 lı yıllar arasında Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı ve bakanlığı döneminde kapasitenin üzerinde çay alan çaykur fabrikalarda işleyemediği çayları deniz kenarlarına dökmeye başladı., yüz binlerce ton çay deniz kenarlarına kasıtlı döküldü, neden kasıtlı, çünkü o çayları birkaç kez daha satacak adamlar var o yüzden denize değil , deniz kenarına çaylar dökülürdü. O çaylar oradan birileri tarafından alınır yeniden çay alım merkezlerine getirilir, yeniden denize dökülürdü, hatta hayalı tonlarca çay birilerine yazılırdı.
Nereden çıktı tarih dersi,, diye soranlar olacak,, a tarihte hırsızlık yapanların bugün köşe olduğunu hatta köşeden öte çocuklarının veya yakınlarının köşe olduğunu biliyoruz. Bazılarına haram yaradı, bazılarına ise haram hiç yaramadı, hastalık, kazalar ve çeşitli olaylar, sonunda iflas edenler, yerin dibine kadar gidenler var. EEE neden? .. Bu soruyu kimse kendine sormuyor. Neden bu olaylar başımıza geldi diye ,,, O insanlar geçmişin defterini karıştırması gerek. Enflasyonların yüzde yüzlere çıktığı dönemlerde, benzin, tüp, gaz yağı, şeker ve çeşitli ürünlerin karaborsa olduğu dönemlerde bu milletin hakkını yiyeceksin sonra da Allah Günahlarımızı af et diyeceksin.
Günümüze dönelim biraz, Çayımızı biz toplamıyoruz, nazlanan Gürcülere tonu 420 ile 450 Tl Den toplatıyoruz. Bir gürcü günde 5 -600 kilo çay toplayabiliyor. Mübarek Çay makinesi gibi, ama ne topluyor. Çay içinde ne var, Ot var, Eğrelti, diken, yabanı otlar, çay dalları ve ne ararsan var. Kimse bunların yokluğunu inkar edemez. Ben etmiyorum, bende Onlara çayımı toplatıyorum.
Haram yemeye devam edecek miyiz ?,
Geçtiğimiz günlerde Genel Müdür İmdat Sütlüoğlu ile bu konuyu konuştum, kendisine “ Bir ara peçete olayı çıktı, bunun tutmayacağı belli, zaten çaykur yüzde 10 su kesintisi yapıyor. Hassas terazileri hazır almışken bunları çay çöpleri için kullanamazmisıniz, çay alım yerlerine gelen üreticilerin çoğu bez açmadan veriyor. Gürcü veya yerli işçilerin topladığı çaylar da kök ve yabanı bitkiler olabilir, üreticinin getirdiği çay bezlerinden biri açılır ve buradan eksper alacağı 1 kilo çay içinden kök ve yabanı otları seçtikten sonra kaç gram gelecekse üreticiden o oranda kesinti yapılır ve üretici de haram yememiş olur “ dedim.
Genel Müdür İmdat Sütlüoğlu su kesintisinin zamanla az olduğunu belirtiyor ve “ Öyle zaman oluyor ki yüzde 20 lere varan su oluyor çay bezlerinde, bu kadar su kesersek bizi topa tutarlar, ayrıca hassas terazileri alım merkezlerine koyup vatandaşın bezini açmama ve dediğiniz uygulamayı yaparsak tepki almaz mıyız ?” diye sordu .
Bende “ Haram yemek isteyen hesabını verir, ama şu an millete haram yediriyoruz ve bunun da mebalı var, Çaykur olarak her yıl tonlarca çöp biriktiriyorsunuz ve bu çöplerin parasını üreticiye veriyorsunuz. Bunun sorumluluğu var” dedim.
Genel müdürün çekincesi var, Çaykur son 70 yılın en başarılı dönemini yaşıyor, ama bunu içten yaşayamıyor. Çünkü gerek özel sektörden, gerek siyasetin içinden genel Müdürün bu başarısını çekemeyenler var. Çay taban fiyatının açıklandığı gün özel sektör 1.700 e kadar düşmüştü, Genel müdürün o gün “ Kimse çayını ucuza vermesin hepsine alacağız” demesi ile fiyat 1 85 e kadar çıktı. Tabii ki Genel müdür için sektörler iyi düşünmeyecek ve kuyusunu kazmak için gayret sarf edecekler. Onlar gayret sarf etsin, bizde dürüst ve doğrudan yana savaşmaya hazırız.