Neden Rize’nin nüfusu azaldı?
Neden Rizeliler Rize’ye geçmişte durmadı?
Çeşitli illere göç ettiler. Bunun büyük bir sebebi kan davası değil mi?
Bunları hepimiz biliyoruz. Bugün Rize’nin nüfusu 331 bin dolayında. Küsuratı var ancak nüfus bu kadar. Peki, il dışına ne kadar Rizeli var, hiç merak ettik mi?
Rize’nin 3 kat nüfusundan daha fazla Rizeli olduğunu biliyoruz.
Niye böyle?
Bazen insanlar kendilerine soruyorlar. Neden göç?
Geçmişte göç sebebi belliydi. Kan davası yüzünden insanlar köylerden, ilçelerden başka şehirlere göç ediyorlardı. Oralarda bir yakını, asker arkadaşı veya her hangi biriyle bağlantıya geçerek köyde belli bir arazisini satıp veya tüm arazilerini satarak , Rize’ye veda ediyorlardı.
İşte o zaman neler vardı?
Kan davası!
Peki, neden kan davası, ya arazı, ya namus, ya da ufak bir tartışma veya küfür yüzünden?
Baktığımızda insanlar namus ve küfür yüzünden köylerini, memleketlerini ve baba ocaklarını kan davasını yürütmemek için, gelecek nesline iyi bir gelecek hazırlamak için bu toprakları terk ediyorlardı.
Rize’de 331 bin nüfus yaşamasına rağmen ve 3 katından daha çok Rizeli Rize’yi terk etmesine rağmen halen göç vermekteyiz.
15 yıl kadar önce 349 bin olan nüfusumuz gittikçe erimekte.
Peki, neden halen göç?
Çok basit.
İşsizlik.
Kan davası değil, namus davası değil, küfür hiç değil. O halde kendimizi ve siyasilerimizi sorgulamak gerek.
Sorgulayınca ortaya ne çıkıyor? Birinci ayağı STK’ların bireysel istekleri. Rize olarak önce kendi menfaatlerimiz ardından toplum menfaatlerini ön plana tutmaktayız. Hâlbuki toplumun yararlandığı işin sonu gelip bize dayanacak.
Geçmişe baktığımızda Tuncay Mataracı dönemini hatırlayanlar olabilir. Mataracı döneminde Rize’de birçok çay fabrikası yapıldı; Rizeliler işlere yerleştirildi.
Şimdi teknoloji ve Sarp Kapısı var. Almanya, İngiltere, ABD olmak üzere birçok Avrupa ülkesinden Rusya ve bağımsız devletler topluluğuna ürünler gitmekte.
Peki, neden biz üretmiyoruz?
İşte asıl soru burada.
Köy yolu diyoruz; istinat duvarları, yaylalara beton ve asfalt yol, ölü yatırımlar diyoruz. Acelesi olmayan yatırımları yaptırmak için tüm gücümüzü kullanıyoruz.
Peki, bunların yerine sanayi kuruluşu istesek…
Kendi çocuklarımız çalışsa ve Avrupa’nın ürettiklerini biz üretip bağımsız devletler topluluğuna satsak.
Nasıl olur?
Bu konuyu siyasilerimizin ve STK’larımızın iyi düşünmesini istiyorum.
Bir türlü bir araya gelemediğimiz STK’lara çağrım olsun.