Önceki akşam Ampute Milli takım ile Angola Milli takımları arasında oynanan Dünya Şampiyonası final maçını izledim.
Tek şey söylemek gerek, bir organı eksik olan ve yakasında taşıdığı Türk bayrağı amblemi ile mücadele eden bu engelli kardeşlerimizi canı gönülden kutluyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan in da izlediği karşılaşmanın ilk yarısı 1-1 sona erdi, ikinci yarıda Türk Milli takımı 3 gol daha atarak daha önce Dünya şampiyonluğunu kaptırdığı Angola yı 4-1 yenerek Dünya şampiyonu oldu. 24 takımın katıldığı Ampute Dünya şampiyonasında 18 maç yaparak Dünya şampiyonasını kazanan engelli kardeşlerimiz için söylenecek tek şey var, SİZLERLE GURUR DUYUYORUM.
Bence bu bir mesaj, bu bir örnek olmalı, hiçbir organı eksik olmayan katıldıkları gerek Avrupa, gerek se Dünya şampiyonalarında engelli kardeşlerimiz kadar hırslı olamayan Milli takımımıza bir ders olmalı.
Doğuştan, Kaza ile veya çatışmalarda organlarını kaybeden bu insanlarımızın azmi, bunların gayreti Türk milleti olarak bizleri gururlandırdı.
Nerede Milli takım sorusu akla geliyor, maalesef kendi içimizde bu kadar yeteneği yetiştiremiyoruz, nereden kaynaklanıyor denilse, bunun kaynağı belli, alt yapıya vermediğimiz önem.
Bugün ülkemizde süper lig , 1 lig veya 2 ligde yabancı oyuncu oynatılması hele süper ligde takımın yüzde 70 ile 80 ini yabancı oyuncuların oluşturması Türk futbolunun geleceğini karatmakta. Tabii bununla birlikte Milyonlarca Dolar veya EURO yurt dışına gitmekte, ülkemizde ihracata yönelik hükümet çalışmalar yaparak ülkemize döviz girmesini sağlamaya çalışırken, bir yandan ise maalesef yabancı sporculara kaptırdığımız döviz ile açık gittikçe büyümekte.
Türk futbolu kendi içinde yapacağı transferler ile rekabeti artırmalı, bu sayede son yıllarda iktidar tarafından yapılan spor tesislerinin de bir anlamı ortaya çıkacak.
Kendi içimizde rekabeti artırıcı alt yapı çalışmaları yapmak gerek, Dünyanın çeşitli ülkelerinde oynayan Türk sporcuları toplayarak milli takım oluşturulmamalı, Futbol federasyonu kendi kuracağı bir alt yapı ile Türk futboluna katkı sağlayabileceği gibi, yetiştireceği oyuncuları çeşitli kulüplerde oynatabilecek ve zamanı geldiğinde bu oyuncular Milli takımda oynayabilecekler.
Birde bir söz vardır” Taşıma su ile değirmen dönmez” yıllardır çeşitli ülkelerden ülkemize çağırdığımız Türk kardeşlerimizin bir hafta içinde takıma uyum sağlamasını beklemek ne kadar doğru olur.
Mantık şu olmamalı” Yabancı oyunculara bakarak Türk genci yetişiyor” artık bu mantık ölü ve böylesine bir mantık ile hareket etmek doğru değil. Artık teknolojik bir çağdayız ve her istediğimiz bilgiye ulaşabiliyoruz. Çocuklarımız bile gerek bilgisayar, gerek telefonlarla futbolun eşiğine kadar ulaşmaktalar.
Türk futbolunun gelişimi yabancı kısıtlaması ile ancak olur, takımlar artık sahaya 8-9 yabancı ile çıkmamalı. En az yıllar içinde bu azalmalı ve yarı yarıya kadar düşürülmeli.
Yabancı sporculara verilen milyonlarca Dolar veya EURO lar yerine alt yapı yatırımları artırılmalı, Bugün Galatasaray da Kerem, Fenerbahçe de Arda gibi yetenekli oyuncular yetiştirmesini bilmeliyiz.
Ampute milli takımı teknik direktörlüğünü yapan, onları hazırlayan Osman Çakmak i kutlamak gerek, öz veri ile çeşitli hocaların yanında çalışarak kaptıklarını engelli kardeşlerimize aşılayarak milli takımı hazırladı.
Bu tip başarıları artık engelsiz Milli takımlarımızda görmek istiyoruz.