Her çay sezonunda alıştığımız tiyatro görüntüleri yine sahne almaya başladı, Bu sahnelere geçmişte çok daha yer veriliyordu. Fırsat bu fırsat diyen özel sektör Ekrem Yüce dönemi hatta daha öncesinde bile aynı sahneleri oynuyor, üreticiyi kazıklamaya devam ediyorlardı.
Son yıllarda bu kazık biraz küçülmüş tabii bu kazığı küçülten Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu”n dan başkası değildi.
Çaykur”un kapasitesi belliydi,, 6 bin 600 ton bu kapasitenin üzerine çıkması mümkün olmayınca sıkışan çay üreticisi bu kez torpille özel sektöre çay vermeye başlıyor, “ Parayı ne zaman verirsen ver” diyordu. Hatta bazı üreticiler batağına çay verdiği bile oluyordu. Bu batak kişiler üreticiden aldıkları çaydan sonra ortadan kayboluyor ve “ BATTIK, Dolandırıldık” diyerek piyasadan çekiliyorlardı.
Son yıllarda kapasite artırımına giderek üreticiyi özel sektörün kucağından kurtarmaya çalışan Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu her fırsatta bazı siyasiler ve bazı özel sektör temsilcilerinin hedef tahtası haline geldi.
Nasıl…
Çok kolay,, üreticinin yanında yer alan ve tüm çaylarınızı biz alacağız diyen Sütlüoğlu özel sektöre fırsatçılık yapmaya fırsat vermediği için hedef tahtasına oturtuluyor ve bazı haber sitelerinde kurumun aleyhinde haberler yaptırıyorlardı.
Kapasite neydi, ne oldu, 6 bin 600 ton olan günlük kapasite son 3-4 yılda 8 bin 700 tona çıktı, tabii yine yetersiz ancak özel sektörü dizginleme adına önemli bir aşamaydı. 2 bin 100 ton artan kapasite ile özel sektörün kucağından kurtarılın çay üreticisi biraz olsun rahat nefes alabilmiş ve artık “ Devlet var” demesini bilmişti.
Yine de özel sektörden kurtulamayan çay üreticisi için yeni projeler üretildi,, Randevu sistemi ile üreticiler hafta da bir gün haftalık çayını satma fırsatı boldu, örneğin günde 10 Kg dekar ile hafta boyu 70 kilo çay verecek olan üretici 70 kiloyu bir gün içinde verme fırsatına sahip oldu. Tabii bu gelişmeler, Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu”nun üreticiyi sahiplenmesi yine özel sektörün zoruna gitti ve genel müdüre açık aramaya başladılar. Açık bulamayınca bu kez belden aşağı değişik konulara girilerek yine kendi çevrelerinde olan haber sitelerinde haber yaptırmaya başladılar.
Bazı siyasiler de buna ışık tutunca Genel Müdür kendisini yalnız hissetmeye başladı, her basın toplantısında bunlara sitem ederek değer veren Genel Müdür işin aslının kendi yanından çıktığını bir türlü öğrenemedi.
İlkeli yoluna devam eden Sütlüoğlu Çay sektöründe Dünya ya açılması ile aslında özel sektörün ekmeğine yağ sürmüş olduğunu biliyordu. Türk çayının katkısız ve organik “e yakın olduğunu Dünya ya anlatın Genel Müdür özel sektöre iyilik yaparken özel sektörden bazıları ise çay piyasasında istedikleri gibi at koşturamama endişesi yaşamaktaydılar.
Her kontenjan uygulaması ile özel sektör fiyatı aşağı çekmeye başladı. Kontenjan ile birlikte çay bahçesinde olan üretici de zorunlu olarak özel sektörün eline düşmeye mahkum oluyor ve fırsatçılar kontenjan uygulaması ile fiyatları aşağı çekmeye başlıyordu.
Yine aynısı oldu, 2 TL ile sezona giren özel sektör kontenjan uygulaması ile fiyatı aşağı çekmeye başladı ve bugün bu seyir 1.700 KRŞ lara kadar indi.
Geçen sezon çıkması gereken çay yasası bakanlığın masasının üzerinde durmaya devam ediyor, bu yasa içinde “ Taban fiyat değişemez ve bakanlığın aldığı fiyatın altına kimse inemez” ibaresi var. Tabii bu yasalaşmadıkça özel sektör üreticiyi her türlü oynatmaya hazır hale gelmiş oldu.
Artık yasa çıkmalı, hatta bu yasa ile Gürcü işçilerin ülkeye sokulması da yasaklanmalı, bugün çay bahçelerine baktığımızda hemen hemen tüm bahçelerde Gürcü işçiler ve istedikleri gibi at koşturuyorlar. Fiyatı kendileri, araziyi kendileri belirliyor. Az biraz ot olmuş bahçelere girmeyerek fiyat yükselterek üreticinin cebinden kapmaya devam ediyorlar.
Gerek özel sektör fırsatçıları, gerek işçi fırsatçılarına bu meydanlar bırakılmamalı.