11 Aralık’tan bugüne kadar sürekli rahmetli Emniyet Müdürümüz Altuğ Verdi ile ilgili bilgileri siz okuyucularımızla paylaşmaya devam ettim, bundan sonra da devam edecek. Cumhuriyet Başsavcılığı çok yönlü olarak araştırmalarını sürdürüyor. Başsavcı Önder Kemal Sekücü her detayı incelemeye aldıklarını ve mutlaka gereğini yapacaklarını belirtiyor.
Diğer yandan baktığımızda özel kalemde görevli 4 polisin açığa alındığını duyduk. Elbette ihmali olanlar ihmallerinin karşılığını vermeli. Altuğ Verdi’ler kolay yetişmiyor. Bu tür kaliteli insanların kurban edilmesi veya ettirilmesi cezasız kalmamalı.
Sokaktayız.
Esnafa, iş adamlarına uğruyoruz; vatandaş bizlere soruyor.
-Gerçek olay ne?
-Emniyet Müdürünün öldürülmesinin arkasında Ne VAR?
-Tayin meselesi ile öldürüldüğüne inanmıyoruz.
-Arkasında FETO mu var, ne var?
Bu sorularla sık sık karşılaşıyoruz. Bizde bilgilerimizi dilimiz döndüğünce vatandaşla paylaşıyoruz.
Elbette koruması olan, özel kalemi ve sekretaryası bulunan emniyet müdürünün makamında vurularak öldürülmesi kolay değil. Bir yerlerden düğmeye mi basıldı? Bunun arkasında kimler var? Tayin meselesi olduğuna hiç kimse inanmadığı gibi kimse de bizim inanmamızı beklemesin. İç İşleri Bakanlığı müfettişleri ile Cumhuriyet savcılığı olayı detaylı bir şekilde araştırmakta. Bizlerde bunun takipçisi olacağız.
Her şey çorap söküğü gibi çözülecek.
Değerli bir insanı makamında öldürmek, öncesinde personel müdürünü öldürme kastı. Ardından emniyet müdürüne sıkmak. Müdürün makam odasında bulunan masanın alt bölümünde ki silahın yerinde olmaması; korumanın vurulması kolay yapılacak bir olay olmasa gerek.
Elbette içeride neler oldu, bunları bilmiyoruz. Personel Müdürü Ercan Polat kendine geldi; onun vereceği ifade ve söyleyeceği her kelime önemli.
Emniyet Teşkilatında ise bazı sesler yükselmekte.
Bizim kulağımıza gelen seslerde “ Müdür bozuk atıyormuş, herkesi çok çalıştırıyor, bazen fırçalıyor”
Emniyet Teşkilatı yat yat uyu yeri değil. Herkes işini yapmak zorunda. Sokaklarda uyuşturucu satılırken kahvede okey oynayacak haliniz yok. Bu gençlik zehirlenirken tatil yapamazsın. Trafik kilitlenirken kahvede veya pastanede oturamazsın. Kavga olurken, karakolda TV seyredemezsin, bunları yaparsan aldığın maaş sana helal olmadığı gibi.
Fırçayı da yersin.
Herkes işini yapmak zorunda, kimse işinden taviz vermediği taktirde ülkede hiçbir sorun olacağını düşünmüyorum.
Kim ne derse desin.
Altuğ Verdi bir gazeteci olarak benim gönlümde her zaman yaşayacak.