Devlette devamlılık olduğunu sözde her zaman duyarız. Son 8 yıla baktığımızda ÇAYKUR’da büyük değişikliklere imza atan İmdat Sütlüoğlu vardı. Kapasite yüzde 30-40 dolayında artırıldı. Bazı fabrikalarda kapasite artırımı ile üretici rahatlamış oldu. Sadece üretici değil, çayda yaşanan kargaşa ve özel sektörün istediği gibi at oynatmasına izin verilmedi. Bunların yanında ÇAYKUR’da yeni ürünler ve DİDİ gibi dünya pazarına giren bir ürün daha oldu. Türkiye’de içeceklerde bir numara olan DİDİ aynı zamanda 130 ülkeye de ülkemizi tanıttı.
Tabii bunlar kolay olmadı. Dünya içecek piyasasına girmek kolay değil. Hele Türk ürününü dünyaya tanıtmak hiçte kolay değildi. İmdat Sütlüoğlu’na tabii Çaykur’un minnet borcu olmalı. Her zaman deriz ya, ilimize, memleketimize yeni katmanlar katanları saygıyla anmak gerek, İmdat Sütlüoğlu onlardan biri.
Bunu kimse inkâr edemez, tabii bunlarla iş bitmiyor. Dünyada bir numara olacak olan ve yakın bir tarihte bitecek olan paketleme tesisi, yine Arhavi’de kazanılan dev bir alan. Kuru çay satışlarında ilklere imza atmak.
En önemlisi bence üreticinin rahat bir şekilde çay vermesi ve özel sektörün istediği gibi at oynatamaması.
İşler yolunda iken birileri şah damarına basarak İmdat Sütlüoğlu’nun görevden alınmasına neden oldu. tabii Çaykur’un borcu da 1,5 katrilyonu buldu. Bunca iş yapacaksın, elbette bunları Çaykur’un sermayesi ile yapmak mümkün değil.
Şimdi birileri arkadan konuşmaya başladı. Çaykur iflasın eşiğinde, Çaykur satılacak, Çaykur batıyor gibi, bunlar yıllardır konuşulan meseleler.
Mayıs ayına kadar 7 ay var ve bu 7 aylık sürede Çaykur’un satacağı 70 bin tonun üzerinde bir kuru çay satışı gerçekleşeceğini düşünürsek kurumun borcunun yüzde 80 azalacağını düşünüyorum.
Tabii bunlar ayrıntılar.
Çaykur’da yeni bir dönem başladı. Aslında Yüce ile ikinci bir dönem. Çaykur’u iyi bilen, kurumun her konusuna vakıf olan Ekrem Yüce, kendisi ile gelişinde kısa bir sohbet yaptık. Kurumu iyi biliyor ancak son gelişmelerden bilgisi yoktu. Bilgilendirildi ve yeni bir döneme imza atmaya başladı.
Yetki kendisinde, ancak yetkiyi kullanırken ETKİ altında kalmaması gerek. Çaykur her ne kadar kamu kurumu ise bağlı olduğu 202 bin üretici var ve bu üreticiye karşı sorumluluk taşımakta. Sadece Çaykur sorumluluk taşımamalı, üreticilerde bu sorumluluktan paylarını almalı ve üretici artık kendi bahçesine girmesini bilmeli. Nasıl 4 sürgünde kendi ürününü kendi topladıysa, diğer sürgünlerde de çayına sahip çıkmalı ve artık kaliteli ürün toplamalı, öncelikle yakalamamız gereken KALİTE olmalı. Elimizde bulunan ÇAY ürünümüzün yok olmaması için mutlaka kaliteye önem vermeliyiz ve bu da üretici olarak bizim sorumluluğumuzda.