Bugün gazetemizin 30. günü ve tam bir aydır yayındayız. Renkli gazete çıkartamaz dediler, çıkarttık, Rize’de tutmaz dediler, Allaha şükürler olsun 600 dolayında şu an dağıtım ve bayı satışımız var. Yavaş yavaş Rizeliler gazetemize ilgi göstermeye başladı.
Yapacağız dedik, yola çıktık, dikenli yollardan geçtik ve gül bahçesine doğru yürümeye devam ediyoruz. Her gülün bir dikeni var.
Rize de olmayanı yaptık. Rize’de gündem belirledik. Gerek siyasiler, gerek bürokratlar ve iş adamları ile Rize halkı gazetemizi okumaya başladı. Her gittiğim yerde olumlu tepkiler alıyorum. Aldığım olumlu tepkiler bana yeterli gelmiyor. Yapmamı istediğiniz başka bir şey var mı diye soruyorum.
Olur ya gözümüzden kaçan, sizlerin arzuladığı bir şeyler olur ise söyleyin ona göre rota belirleyelim diye her okuyucumuza söylüyorum.
Bu gazete Rize’nin gazetesi. Bu gazete okuyucunun gazetesi. Hani diyorlardı ya.. Rize’nin bir gazetesi olsun. Bizi Trabzon’a bağlı bırakmayın. Trabzon gazeteleri Rize’nin kötülerini, kendilerinin iyilerini yazıyor.
Biz artık kendi gazetemizde sesimizi duyuracağız. Kendi gazetemizde kendimiz yazacağız. İsteyen okuyucum beynindeki fikirlerini bu gazetede yayınlayabilir. Hiçbir engel yok.
Bu gazete Rize’nin gazetesi, Rizelinin ve okuyucunun gazetesi…
Bizim dikenimiz cambazlar değil, gammazlar!
Ne bu gammaz şimdi?
İş yerini açtık.
Tabi Rize’de matbaacılar sitesi olmadığı için her matbaa ev veya iş yerlerinin altında…
Matbaalarda gazeteler akşam saatlerinde basılmaya başlar. Tabi bizde de diğer tüm matbaalar gibi,
doğal olarak makine sesi çıkar. Bizim kimseyi rahatsız etme gibi bir fikrimiz yok. Bir dostumuz hem de devlet memuru yanıma gelerek biraz sitemkâr ve yüksek sesle “ Ses var rahatsız oluyorum, kapat” gibi seslenişinin ardından engelli çocuğu olduğunu söyledi.
İşten kendisine bahsetmeye kalktım dinlemeden çekti gitti. Engelli çocuk varsa söylenecek kelime yok. Akşam işimizi erken bitirip gidelim düşüncesi bizde hakım oldu. Tabi her zaman olmuyor, teknik bir arıza veya renk ayrımı derken zaman bazen bizimde hiç istemediğimiz bir şekilde gecikiyor.
Yine bir akşam saat 19.00 sıraları ve hiddetle eşim ve çalışanlarımın yanında “ Buradan taşınacaksın, sanayiye gideceksin, kapat, buradan çık “ gibi, kelimeler ve kendisine “ 15 dakika da bitiyor “ dememi beklemeden, bağırmaya devam etti. Tabi çıktı orağın sapı, tepki verince çekti gitti.
Makineyi daha az ses yapacak yere aldım. Tabi sadece bu değil. Mal sahibine şikayet etmeleri devam etti.
Çözüm bulalım demesi yerine gammazlık etmeye devam etti, haber gönderdim “ Baksın ses geliyorsa tedbir alalım “ diye. Haber yok.
Önceki akşam gazete bastığımız sırada yine mal sahibi aradı ve yine gammaz şikâyet etmiş. Üstelik o yetmedi polisi aradı. Kendiside polis ya istişare yerine gammazlık yaptı.
Bu nasıl polis oldu, şaşmamak mümkün değil! Bundan topluma fayda gelmeyeceği kesin. İnsanlar diyaloglar ile sorunlarını çözerler. Ancak bu arkadaş diyalog yerine gammazlığı seçti.
Tekrar tekrar söylüyorum…
Bizim kimseyi rahatsız etme gibi bir düşüncemiz veya lüksümüz olamaz. Biz insanların huzuru ve mutluluğu için çalışırken, insanların da düşüncelerine yer veriyoruz. Her şeyin iyi niyetlerle çözüleceğine eminiz.
İnsan ya… İnsanlar konuşa konuşa sorunlarını çözerler. Tabii karşında ki anlayış önemli, hiç kimse de kimsenin ekmeği ile oynayamaz. Bizim işimiz gazetecilik olduğu gibi her insanın mesleğine saygı duyarız. Aynı şekilde saygı bekleriz. Tekrar söylüyorum, kimse cambazlık veya gammazlık yapmasın. Diyalog ve iyi niyet her şeyi çözer.