Bu bir yarışma değil. Bu bilmediğimiz konuları bir bilene soralım deyimi, ama hiçbir zaman bizim işimize gelmeyen bir deyim.
Kendimiz biliriz. Biz doğrusunu yaparız; bizden iyisi yok. Her şeyi biz biliriz. Niye soralım? gibi bazen deyimler kullanırız. Ama doğrusu bu mu değil mi asla düşünmeyiz.
Nasıl bizim meslekte eline kalemi alan yazar oluyor ise, gazeteci oluyor ise ve doğrusunu kendisi en iyi biliyor ise diğer mesleklerde de aynı, herkes en iyisini kendisi bilir.
Neden bir bilene sormuyoruz?
Küçük mü düşeriz?
Asla. Mesleğe başladığım 1984 yılında hiç unutmam ilk haberimi dönemin ÇAYKUR Genel Müdürü rahmetli Yılmaz Telatar ile yaptım. Birinden ödünç olarak aldığım bir makine ile birkaç kare resim çektim ve siyah beyaz resimleri SIR fotoda çalışan Mehmet Mandev’e yıkattım. 25 soru sordum ve aldığım cevaplarla 2 daktilo sayfası haber yazdım. O dönem Türkiye gazetesine gönderdim ve haber bir sigara paketi kadar çıktı.
Teknoloji geliştikçe bizlerde kendimizi geliştirmeye başladık. Siyah beyazdan, renkliye ardından dijitale dönüş ve daktilodan, bilgisayara ve artık cep telefonları ile gazetelere TV’lere görüntüler gidebiliyor.
Bugün çevremize baktığımızda geriye kalanlar hepsi meslekten koptu ve yeni nesil teknoloji ile birlikte kendini geliştirdi. Tabii habercilik herkesin işi değil. Mektup yazar gibi habercilik edenler, site kuranlar ve ön plana çıkmaya çalışanlar var.
Bu sadece bizim meslek için geçerli değil. Her işte aynı. Muhasebecisinden, eğitmenine, askerinden, polisine kadar herkes kendini yenilemek zorunda. Yenilemeyenler ise geri alanda tutulmakta. Bazı kurumlara gittiğimizde kendisini yenilemeyenlerin geri planda hizmet alanlarına tutulduklarını görmek mümkün.
Bir bilene sormak acaba ayıp mı ?
Asla değil. Sormak erdemlik ve yanlış yapmamak demektir. Sormak kendini geliştirmek demektir. Bu örnek sadece Rize’de yaşarın, zaman zaman bazı illerde federasyon ve konfederasyon toplantılarına gitmekteyim ve oradaki meslektaşlarımı izlerken İŞTE bu bizim Rize’deki eksikliğimiz kendi kendime diyorum.
Bir saygı, bir öğrenme isteği var. Ama bizde ben en iyisini bilirim düşüncesi gelişmemizi engellemekte.
Bir bilene sormak kadar doğru bir şey yok. Bazen camiamız içinde kendisini çok büyük yerde görenlerin il dışına bizden giden meslektaşlarımızdan ders alması gerektiğini düşünüyorum. Hani derler ya ekmeği ekmekçiye ver bir ekmekte üste ver. İşte mesele zaten burada, anlayanlar anlasın.