Bu sözü sıkça kullananları görürüz, hayatın içinde bu konuda çok hikayeler anlatılmakta, bilinen bir hikaye var ve babanın asla güvenmediği çocuk okuyup Kaymakam olur. Babasını ayağına çağırarak “ Bak baba sen benim için adam olamaz demiştin, bak nasıl adam oldum, Kaymakam oldum” deyince, Baba “ Sen yine adam olamadın, Babanı ayağına çağıracak kadar adam olabildin” der.
Şimdi çevremize siyasete, bürokrasiye, her hangi bir mesleğe bakalım, mutlaka kendini bu konuda beğenmiş, adeta ukalalaşmış kişilere rastlamak mümkün, dün ayakkabısının altı delik olan, üstünü bayına giyecek kadar ekonomik durumu olmayan, çevresinden selam bile alamayan, sümüklü dediğimiz birçok kişi siyaset sayesinde belirli yerlere geldiklerini sanıyorlar. Siyasetin verdiği imkanları iyi kullanarak, kılık kıyafeti değişen, marka ayakkabı ve elbise giyen dünkü yırtık ayakkabılı ve paspal insanlar bugün giydikleri markalar ile kendilerinin markalaştığını sanıyorlar.
Hiçbir marka insanı markalaştırmaz, insanı markalaştıran dününü unutmayıp, kendisini kültürel olarak geliştirmektir. Dününü unutmayan, unutmadığı gibi, insanlık değerlerini ortaya çıkartan, kişilik değişikliği ile kendini geliştiren kişilerin toplum yararına yaptıkları veya yapmaya çalıştıkları projeler ile ancak ADAM olunur.
Kravat takmak, marka elbise veya ayakkabı giymek, makam aracı kullanmak veya şoför kullanmak, insanın kişiliğini değiştirmez, ancak kişiliği küçültür.
İhtiyarlarımızın bir sözü var,” Görmemişin oğlu oldu, tuttu kopardı Taş…..larını” bu tip insanlar geçmişini mutlaka hatırlamalı, geçmişinden ders almayan geleceğine asla yön veremez, insanlar geleceğe yön verebilmeleri için ufuklarını açmalı ve her ibretlik olaydan dersler çıkartarak kendisini yenilemeli.
Bugün arzu ettiğin yerde olabilirsin, 40 yıllık meslek hayatımda o kadar kravatlı, o kadar makam araçlı, o kadar koruma ile gezen adam gördüm ki, şimdi adları ve makamları unutulmuş, tarihin çöplüğünde yerlerini almışlardır.
Önemli olan insanların Tarihin çöplüğünde yer almak amaçları olmamalı, amaçları bulundukları ilde veya bölgede iz bırakacakları insanlık değerleri olmalı.
Her meslekte belli kriterler insanlar ararlar, bazı insanlar eserleri ile, bazı insanlar kişilikleri veya topluma verdikleri değerler ile anılırlar. Toplumdan uzak duran, toplumun içinde sadece kravatlı olduğu dönemlerde ilgi gören ADAM diyebileceğimiz kişiler yarın ne olacaklarını unutmamalılar.
Bugün Bakan, Başbakan, Milletvekili, Vali, Kaymakam, Genel müdür veya her hangi bir mevkide olabilirsin. Önemli olan yarın ne olacağın.
İşte bütün mesele burada, ne oldum demeyeceksin, ne olacağım düşüncesi içinde olmalısın, bu toplumun içinde yokluk veya yoksulluk içinde yetişmiş olmak, insanları biraz daha duygusal veya insanlara biraz daha el uzatan kişiler olmalı.
Yokluk içinde yetişen bazı kişiler maalesef o günleri belli makamlara geldikten sonra çabuk unutuyorlar.
Hani derler ya “ Dere 40 yılda bir yatağını mutlaka bulur” bu dereler için söylenen bir söz, ama insanlar için bu kadar zamana gerek bile kalmaz. Biraz geçmişi düşünerek “ Kimler geldi, Kimler geçti” düşüncesine kapıldığımızda hayatın gerçeklerini kolay görebiliriz.
Fazla değil, son 15 yılı düşünelim, ne kravatlılar, ne makam araçlılar gördük, şimdi onların esemesi bile okunmuyor.
Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım, hangi toplum içinde olacağım düşüncesi ile yeni bir haftaya başlayalım.