MHP gündeme getirdi, ne kadar doğru ne kadar yanlış tartışılır. Ancak doğru yönü olduğu muhakkak. Cezaevlerinde hiç yüzünden yatanların sayısı oldukça fazla. Bunlara kader mahkûmu denmekte. Yıllarını cezaevlerinde veren insanlar var; sağlığını kaybedenler, cezaevlerinde üniversite bitirenler, dört duvar arasında tek umut diyerek çeşitli etkinliklere katılanlar.
Zamanın hiç geçmediği yer cezaevleri; bunu iyi bilenlerden biriyim. 147 günü dört duvar arasında geçirdim.
Cezaevinde yatanlar her gün af beklentisi içinde olurlar. Haberlerde cezaevi kelimesi geçtiğinde “ ACABA “ diye kendi kendilerine söylenirler. AF MI VAR? Kelimesi dudaklarından düşmez ve bunu dört duvar arasında yorumlamaya başlarlar.
Umut, mahkûmun her zaman beklentisi olmuştur. Günün, zamanın, saatin hatta dakikaların geçmediği tek yer cezaevleridir.
14 adımda biten yürüyüş koridoru; kuşlara bile hasret kalınan yer yine cezaevleri. Tavana bakıp delikli demirler arasından geçen kuşları saymak isterler. Yanlarında bulunan defterlere her gün bir çizik atarak gün sayarlar, bazen hangi gün olduğunu unuturlar.
Tabii pişmanlık, en önde gelen düşüncesidir mahkûmun. Keşkelerin, pişmanlıkların sürekli dillerde dolaştığı yerdir cezaevleri. Tabii bu düşünceler herkes için geçerli değil; bazıları düşüncelerini değişik kullanır, “ Şöyle etsem yakalanmazdım. Ah şu beni yaktı; çıkınca hesabını soracağım. Nerede hata yaptım, bir daha bu hatayı yapmam..” gibi pişman olmayıp gelecek için proje yapanlarda mutlaka vardır.
Cezaevlerinde beklenti fazla, atılan af adımı, mutlaka sonuçlanır. İyi veya kötü beklentileri olan insanların bazıları bundan yararlanacak. Yıllarca düşüncelerimde cezaevleri ıslah yeri değil, cezaevleri meslek öğretme yeri, çalıştırma ve ekonomiye katkı sağlama yeri olmalı diye düşünürüm. Bu insanları dört duvar arasına kapatmak ile ıslah etmek mümkün değil. Bu insanları topluma kazandırmak ile ıslah ederiz.
Ye, iç, yat
Bu çözüm değil; çalış, üret, ye ve yat
İşte çözüm bu. Ülkemizde mesleğe göre adam bulmak kolay değil. Bugün cezaevlerinin boşaldığını düşünecek olursak kaç kişi istihdama yönelik iş gücü olan insanlardır. Cezaevlerini boşaltarak insanları sokağa salmak, yeni suçların işlenmesi demektir. Tabii hepsi değil; ancak bu insanlar sokaklarda boş gezdiğinde ekonomik krizin kapıyı açıp içeri girdiği bu dönemde, bu insanların yeniden suç işlemesi demektir.
Zaman yanlış bir zaman, tercih yanlış zamanda geldi. İnşallah tercihte hata yapmayız ve bu insanları yeniden topluma kazandırmış oluruz.
Devletin sırtında kambur olan kader mahkûmlarının affı ile birçok aile rahatlarken, dileğimiz bazı insanların da canı yanmamasıdır.