• 07 Mayıs 2024 Salı
  • Rize AÇIK
  • 00:00
    7 Mayıs 2024 İmsak: Güneş: Öğle: İkindi: Akşam: Yatsı:

ÜMİT KAPTANCIOĞLU’NUN RİZE PAZAR HATIRALARI

ÜMİT KAPTANCIOĞLU’NUN RİZE PAZAR HATIRALARI

Asıl adı Garip Tatar olan Ümit KAFTANCIOĞLU Ardahan’ın Hanak ilçesine bağlı Sakara(Koyu Pınar) doğdu. Halk aşıklarının, söz sohbetleri bilenlerin dibinde; destan, masal türkü, efsane dinleyerek büyüdü. Okuma yazmayı çok küçük yaşta öğrendi.1957 de Kars Cilavuz Köy enstitüsünü bitirdi. Üç yıl kadar Mardin Derik İlçesinde İlkokul öğretmenliği yaptı.1961 yılında Balıkesir Necati Bey Eğitim enstitüsünü Edebiyat bölümünü, bitirdikten sonra Pazar Orta Okulu Müdür Yardımcılığı ve Türkçe Öğretmenliğine atandı.

Pazar hatıraları

Atandığı yılda Ortaokul birinci sınıfta öğrenci idim. Müdür Yardımcısı olduğu için son sınıflara derse giriyordu. Disiplinli ve iyi bir Türkçe öğretmeni idi. Bizler kıymetini bilemedik. Son sınıf öğrencileri İlkokula geç başladıklarından normal yaşların üzerinde idiler. Ben ilk okula erken gittiğimden en küçükleri arasındaydım. Babası doktor olan Ümit isminde son sınıf öğrencisi bir kız vardı. Okulun en güzel kızları arasında idi. Öğretmen bekâr olduğundan, büyük bir ihtimalle bu kıza ilgi duyuyordu. Bu kız öğrenci ile aşırı ilgilenmesi son sınıf öğrencilerin dikkatini çekti. Genelde bütün okullarda kız öğrencilere sahip çıkma içgüdüsü vardır. Örneğin; başka okuldan gelen bir öğrenci okulun kızları ile arkadaşlık edemez. Ederse önce uyarılır, dinlemezse gereği yapılır. Bu durumu hazmedemeyen on, on beş kişilik  son sınıf öğrencileri; öğretmeni dövmek için harekete geçtiler. İlk iş olarak derse girmeyip toplandılar. Polise haber vermesinler diye Telefon hatlarını kestiler. Bağırarak Öğretmeni tartakladılar. Bir hamle ile ellerinden kurtulan Öğretmen odasına kendini kilitledi. Ben küçük olduğumdan korktum. Manifaturacı olan babamın yanına sığındım. O zaman vekil öğretmen, Emekli Hakim Mualla Telatar ve Matematik öğretmeni Şefika Saydı’nın gayretleri ile öğrenciler sakinleştirildi. Sonra Polis geldi. Garip Tataroğlu emniyetli bir şekilde kurtarıldı. Eyleme kalkışan öğrencilerin elebaşları okuldan uzaklaştırıldı. Garip Tataroğlu da Pazar’ı terk etmek zorunda kaldı. Sonradan  Yedek Subay olarak askere gitti.

 

Asker dönüşü ismini ve soyadını değiştirdi. Ümit Kaftancıoğlu ismini aldı. İsmini değiştirmede Ümit ismini alması manidardır. Askerlik dönüşü hayatında yeni bir sayfa açılır. TRT sınavını kazanarak İstanbul Radyosu Köy yayınları bölümünde göreve başlar. TRT deki görevi yanında öykü yazmaya başladı.1970 TRT büyük ödülünü Dönemeç adlı hikâyesi ile aldı. Hakkullah adlı repörtaji ile 1972 A. Naci Karacan birincilik ödülünü aldı. Yapıtlarında Doğu Anadolu köylülerin çeşitli sorunlarını, doğayla mücadelelerini yerel anlatım özelliklerinden ve folklorik öğelerden de yararlanarak çarpıcı biçimde sergileyen yazardı.11.Nisan 1980 günü sabah evinden işine giderken;  12 Eylül öncesi ortamda öldürüldü. Olaydan tutuklanan Mustafa Kıvılcım solcu olduğu için öldürdüğünü söyledi.Eşi Nurcan Kaftancıoğlu Türkçe öğretmenliğinden emeklidir. Bir oğlu ve bir kızı vardır. Kızı Pınar Kaftancıoğlu’nun Aydın Nazillide organik üretim yapan bir çiftliği vardır.

 

1975 yılında yazdığı Çarpana adlı Hikaye kitabında  “Karıncalar “bölümünde Pazarla ilgili yazısında şöyle bahseder: ”Karadenizli, Pazarlı kadınların sırtlarında sepet, yol boyu ıhlaya, tıhlaya,tıslaya yürüyüşleri. Nemika hanım yanında olduğu halde , kocası yargıç Mürsel Beyden(Hikaye de adı geçen  kahramanlar) kaçışları, yolun bir kıyısına ,çamur, su, gölek ,birikinti demeyip (O zamanlar caddeler topraktı)çömelişleri karalara, kara şemsiyelerin altına sığınışları…Nemika hanımı üzüyordu. Sonra bu kadınlar Pazar’ın içine Küçük Atina’nın içine gelip sere serpe oturuyorlardı. Önlüklerini açıyorlardı. Sepetlerde, sırtlarında getirdikleri pişmiş kestane, kara üzüm, kocaman birkaç hurma, haşlanmış şalgam, karalahanaları iki bacakları arasına açtıkları eteklerine sergilerlerdi. ”Satıcıların Pazar’ın Sarhoş Bayırı’nın önünde, köşe başlarında eteklerinin içinde alın terlerini satan kadınların arasına katılıyordu. ”Köşe başlarını kesen kocalar etek içindeki emeğin parasını kuruş kuruş alıp kahvelere gidiyorlardı. Sonra Sarhoş bayırı önünde, gölgesi denize inen camiye girip namaz kılıyorlardı. ”Bir eşeğin arkasına gider gibi gidiyorlardı. Yağmursuz havada şemsiyelerini bile kadınların sırtındaki sepetlere asıyorlardı.”

 

Biraz da Pazar Ortaokuldan bahsedelim.

Bu habere ifade bırak!

  • 0
    KIZGIN
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    HAHAHA
  • 0
    ALKIŞ
YORUM EKLE