Kentsel dönüşüm. Yeniden yapılanma. Rize için kaçılmazdı. Ve belediye blokları yenilendi. Rahmi Baskan ve emeği geçen herkese teşekkür. Bu oluşum güzellik getirecek. Ama götürdükleri de olacak. Rize ilinde Arif'in Kahvesi sosyal hayatın bir parçasıydı. Rize ilinin 50 yılına damgasını vurmuştu. Nice güzel insanlara mekân olmuş hatıralara şahitlik etmişti. Her Rize'ye gidişte uğrar Az sonra Nihat Mete emicem gelecek onu göreceğim hissine kapılırdım. Arif Kahvesi kapandı. Onunla birlikte bir devirde kapandı. Kapanan giden sadece bir kahve değil hatıralarımızdır. Nihat Mete’ni bir basın toplantısında gazetecilere “Benim dediklerimi yazamazsınız, siz yine bildiğinizi yazın” demesini hiç unutmam. Siyasi görüşü ne olursa olsun Rize’de kimin başı sıkışsa, arabuluculuk yapma işi olsa ilk akla o gelirdi. Günümüz Rize’sinde ona dair çok şey anlatılır. Mertliği, açık sözlülüğü ile tanınırdı. Arif’in Kahvesi onunla renkliydi. Günümüzde çok taşlar yerinden oynasa da, Arif’in Kahvesi’nin adı modaya uyularak Cafe olarak değişse de Nihat Mete gerçeği sonsuza kadar yaşayacaktır. “Fakirin kahpeliğine puştluk, ağanınkine plan denir” sözü hafızalara kazınan Emice’yi Rizeliler unutmayacaktır.
MUHİTTİN TÜRÜT DEYİP GEÇİLMEZ AADIN MI?
Eski defterleri karıştırdıkça hatıralar gözlerimin önünde canlandı. Muhittin Türüt Amca esti aklıma. Rize Ziraat Odası Başkanlığı yaptığı yıllarda Ağabeyim Mehmet (Enver Kar) yönetin kurulu üyesi olarak yanında görev yapıyordu. Ağabeyim Yönetim kurulu toplantılarına giderken beni de zaman zaman yanına alırdı. Orada tanıdım Muhittin Türüt Emice’yi.. Heybetli halı muhabbeti aklımdan hiç çıkmaz. Onun çayı çay üreticini savunması partiler üstü idi. Zaten o zamanlar siyasette bu dendi kutuplaşmamıştı. Memleket sevgisini memleket meselesini sözlerinden, yüreğinden heyecanından anlardınız. Sonra gazetecilik yıllarımda gelişti yakınlığımız. Ben onu çok sevdim. Aadın mi sen…
KALAMOZLU CAVİT ÖZGÜR
Cavit Amca ile bizi Gazeteci arkadaşım Ömer Şan tanıştırdı. Şan “bir memleket sevdalısı, çayın ve çaycının sesi, kulağı ve dahi neferi” olarak tanımladığı Cavit amcanızı bakın nasıl anlatıyor: Çaya dair haberlerin peşinde koşturup, arada ufak araştırma ve makaleler hazırlarken buldu beni, tanıştık! Sadece, ben 'Cavit Özgür' dedi. Sene kaç bilmiyorum. Sonrası malum. Basın toplantılarında, çaya dair programlarda, geçmişe dair söyleşilerde çoğunlukla beraberdik. Şimdilerde birilerinin kendine emek biçtiği Rize-Artvin Havalimanı projesinin 1960 yıllardaki, merhum arzuhalci Kayıkçı Dayı ile çalışmalarını, Rize-İspir Erzurum yoluna dair ilk çalışmaları ve Sandıkçı Şükrü'nün destanı ile İpsiz Recep'in 'ipsizliğini' de Cavit Amca'dan öğrendim. Merhum Cafer Tayyar Tuzcu ile de denk gelince hep eskiyi anardık... Şimdi ise biz onları anıyoruz. Ne olursa olsun sığmıyor kelimelere!.. Hele de bugün yaşananlara bakınca. Taze çay kokusunu içinize çekince Cavit Amcanın emeğinin tadı gelir genzinize, tanımadığınız için anlamlandıramazsınız! Verdiği mücadele, yazdıkları ve yaptıkları anlatılmalı bugüne ve geleceğe… Şimdi O, hala Kalamoz’da, köydeymiş, yaşlılık nedeniyle kente inemiyor gibi geliyor!
YAĞDIR MEVLAM YAĞMUR
Rize'de Huzur Pide'nın karşısında güzel bir çay ocağı var. Memlekete gidince oraya oturup açık havada çay içer Mustafa Karalı dostumla sohbet ederim.
KALKIN BAKAN GELECEK "KEŞKE BAKAN DEĞİL GÖREN GELSE"
* Yine bir güneşli Rize sabahında orada oturuyorum. Zabıtalar insanları çekiştirerek (2018) "kalkın bakan ve Rizeli yöneticiler burada kahvaltı edecek" diyerek insanları kaldırıyor. Bu bakan da kendisine "gübre pahalı ne yapalım" diyen amcaya "o zaman az gübre ver" diyen zatı muhterem Rize için hayatı değer taşıyan kişi. Bana doğru yaklaşınca sanırım tanımış olacak diğer insanlardan daha nazik bir üslupla kalkmamı istedi. İnsanlara yapılan bu hareket çok ağrıma gitti. O güneşli havada ellerimi kaldırarak "Allah'ım Rize'de yaşamış güzel insanlar hatıra üzerimize yağmur yağdır" diye dua ettim. Beş dakika sonra gök boşalır gibi yağdı. Bu durumun şahidi önce yaradan sonra Mustafa Karalı (Bizimköy Yöresel) arkadaşımdır... Burada benim bir özelliğim güzelliğim yok. Biz çileden geldik geldiğimiz yeri unutursak yaradan bir şekilde hatırlatır. Allah'ım cc değişenlerden etme bizi Amin
ALLAH BİZE İKTIDARİ NASIP ETMESİN
Milli Görüş dönemi. Kapı kapı ev ev adam adama mücadele veriyoruz. Şimdi siyasi liderlerinin olduğunu unutup ona toz kondurmayanların ona ve bize torba bot dediği zamanlar. Yine bir gün afiş asıyoruz. Diğerin tepesindeyim. Nefes nefese ter su içinde. Merkez ilçe başkanımız Muammer Korkmaz gülerek 'Allah bize iktidarı nasip etmesin diyor. Fıttırıyorum. Elimde ne varsa yere fırlatıyorum. O zaman tepki koyduğum durumu bugün tabloya bakınca masaya kasaya nisaya yenilenleri gördükçe çok iyi anlıyorum.
BU VEFASIZ ALEM
Ahmet Mesut Yılmaz’ın ismi Havaalanına verisin diye bir kampanya başlatmıştık. Halk nezdinde büyük destek gördü. Ama lider sevdası memleket sevdasının önüne geçen bası isimler bu girişimimizi desteklese de seslerini renklerini belli edemediler. Merhum Başbakan Rize siyasetinde iz bırakmış bir aileden geliyordu. Aktif siyaset sonrası yazdığım Rize konulu kitaplara ilgisi beni mutlu ediyordu. Bizim uşağımız, bizim kardeşimiz, bizim ağabeyimizdi o. Mitinglerinde alan yetmez Şeyh Cami’nin ve çevre binaların çatıları insan dolar taşardı. Arkadaşım Kerim Akçay o günleri ne de güzel anlatıyor: Rize mitingleri insanlar kopar gelirdi. Peştamallı nenelerimiz , sakallı dedelerimiz çocuklar gibi şendi.. Gülerdi hep el sallardı sıkmadık el dokunmadık yürek bırakmazdı her gelişinde. O gerçek bir Rize aşığıydı. Sadece Rize mi? Rizespor o olmasaydı tarihin tozlu raflarında yerini almıştı. Rizespor’un peşine deplasmanlara giderdik. Otobüsün önünde Rizespor bayrağı, ön camın sağında Türk Bayrağı Solunda Mesut Yılmaz posteri polis durdurur; “kutsal toprakların adamları gelmiş” diyerek gideceğimiz yere kadar eşlik ederlerdi. 53 Plakalı arabaların dokunulmazlığını o dönemleri yaşayanlar bilir..
BEN NE DEDİM ONLAR NE ANLADI
DÖNDE BİR BAK AYNAYA
©”Kibir ile yol almayın” dedik. Kulak vermediniz. Nifak söküyor dediniz.
©Garibanı kapıda bekletmeyin” dedik.. Tabi düşünemedik çileden gelen adil bir düzen için mücadele ettiğini düşündüğün önemli bir kesimin masa (makam), kasa (para) ve nisa (kadın) üçgeninde çoktan sınıfta kalıp, araba sevdasının, para sevdasının Allah cc rızasının çoktan önüne geçmiştğini.
©Gübre pahalı ne yapacağız diye seslenen yaşlı amcaya "o zaman az gübre ver diyen hayatı hatayı oy istemek için Rize'de sahaya çıkardınız.
©Ve dön de bir BAK aynaya dedik. Bakmadınız. Eleştireni karşınıza aldınız. Yanlışa ses çıkarana fotocu, hain damgası vurdunuz. Gittikçe artan bir yalaka tayfası türedi
©1990 yılında yazdığım Ayasofya şiirim dönemin önemli muhafazakâr dergisi Yörünge’de yer aldı. Ödüller kazandı. Ayasofya’nın açılışında biz içeri giremedik. Çünkü mücahitler dışarda, mütahitler en önde yer almıştı.
©Kaybettiğiniz belediyelerde çalışan size gönül vermiş insanların sizden sonra da işlerine sımsıkı sarılmaları yerine yeni gelen yöneticileri eleştirmelerine ekmek yedikleri yeri karalayarak siyaset yapmasını beklediniz.
©Memlekete faydası Rize’de siyaseten bir noktaya gelsin diye yardımcı olduğum büyük mücadeleler verdiğim eski vekili bir hasta için aradım “komisyondayım” döneceğim diye bana mesaj attı. Dört yıl sonra Kadıköy’de karşılaştık. İlk tepkisi “ya görüşemiyoruz” oldu. Bende “senin komisyondan çıkmanı bekliyorum” dedim ve yoluma devam ettim.
© “Vakıfların derneklerin bedduası vardır. Her hangi bir partiye destek veya lider sevdası için değil Özellikle gurbette dernekçilik memleket sevdasıyla yapılmalıdır. Dernekçiliğin ruhunu öldürdünüz” dedim. Sizse özellikle İstanbul'da istisnalar hariç dernekleri vakıfları siyasetin arka bahçesi haline getirdiniz.
ÇOK BÜYÜK ZENGİNİM
Ya ben ne zengin adammışım ya. Gönül insanı Fikret Gürses ile balkon sohbeti etme, Hafız Ethem’den şiirime övgü alma, Nihat Mete gibi mert bir insanı tanıma bir şeyler paylaşma, Turgut Karafazlı ile halı saha maçı yapma, Eşimi kaçırdığımda Zavendikli Mustafa Yıldız Hoca Efendi’ye sığınma, Mehmet Ör’ün ile dertleşme Kazım Koyuncu kardeşimle acıyı paylaşma şansım oldu. Var mı bunlardan büyük zenginlik.
Fatih Sultan KAR / İST.