• 20 Nisan 2024 Cumartesi
  • Rize AÇIK
  • 00:00
    20 Nisan 2024 İmsak: Güneş: Öğle: İkindi: Akşam: Yatsı:

BİR MEMLEKET SEVDALISI FEHMİ EKŞİ

KAPISI VE YÜREĞİ RİZELİLERE HEP AÇIKTI

BİR MEMLEKET SEVDALISI FEHMİ EKŞİ

Günümüzün Rizespor’unun örnek alacağı bir model oluşturdu. Fehmi Ekşi taraftarların isteğiyle başkan oldu. Rizespor’un bütün futbolcularını Rizeli gençlerden oluşturdu ve şampiyonluğa imzasını attı. Aramızdan ayrılışının üzerinden yıllar geçtikçe özlemi daha da artıyor. O ağır ağabeydi. Güzel insandı, kara gün dostu idi.
Fehmi Ekşi, 1944 yılında Rize’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Rize’de, Gülbahar İlkokulu ve Rize Lisesi’nde, yükseköğrenimini Ankara’da tamamladı. Rize Lisesi’nde ve Rize Fener Gençlik Kulübü’nde futbol oynadı. Daha sonra baba mesleği olan müteahhitliğe başladı.
OY BİRLİĞİYLE BAŞKAN OLDU
1984 yılında taraftarların isteği ile Rizespor başkanlığına seçildi. Fehmi Ekşi başkanlığındaki yönetim, 12 Ocak 1985’te yapılan kongreyle iş başına geldi. Tüzük değişikliğiyle yönetim, 11 kişiden 17 kişiye çıkarıldı. Listede Fehmi Ekşi (Başkan), Hamit Oral (Genel Sekreter), Mustafa Kosif (Genel Sekreter), İsmet Sevimli (As Başkan), Rahmi Rakıcı (Muhasip) , Yavuz Bilgin (İstanbul Sorumlusu), İsmail Katırcı (Kulüp Müdürü) olarak görev yaparken üye olarak da  Aslan Özer, Nejat Ural, Sedat Bıçakcı, Mehmet Mataracı, Kemal Özkan, Arif Ekşi, Şaban Demirci ve Atilla İsmailoğlu bulunuyordu Fehmi Ekşi’nin listesi seçimlerde oy kullanan 84 üyenin tamamının oyunu alarak oybirliğiyle seçildi.
TAKIM RİZELİ FUTBOLCULARDAN OLUŞUYORDU
Başkan olduğu dönemde 1983-84 sezonu bitmek üzereydi. Transfer ayında Trabzon’dan üç genç futbolcu transfer ederken takımın geri kalanını Rizeli gençlerden oluşturdu. Dışarıdan alınan futbolcuların da Rizespor’un ve Rize’nin yapısına uygun olmasına dikkat edildi. Yerli Teknik Direktör Cesarettin Alptekin yönetimindeki genç kadrosuyla çok başarılı bir sezon geçiren, idarecisi, futbolcusu ve taraftarıyla tam bir uyum sergileyen Rizespor, Fehmi Ekşi başkanlığında 1984-85 sezonunu şampiyon olarak tamamladı. Genç, dinamik fakat deneyimsiz Rizespor kadrosunun değil şampiyon olmak, ligde bile tutunamayacağı endişesini taşıyanlar oldukça fazla idi. Çünkü takım Hüsnü, Hasan Fehmi, Metin ve Erol’un dışında tamamen amatör çocuklardan kurulmuştu. Yaş ortalaması 21 olan Rizespor takımı 1984-85 futbol sezonunda birinci lige tekrar yükselirken bu başarıdaki en büyük pay uyum içinde, geceli gündüzlü çalışan Fehmi Ekşi başkanlığındaki yönetime aitti.
AMATÖR RUHLA GELEN ŞAMPİYONLUK
Rizespor’un genç ve çalışkan başkanı Fehmi Ekşioğlu, 1984-85 sezonuna şampiyonluk iddiasıyla girilmediğini anımsatıyor ve gelinen noktada başarının fedakârlıklar sonucu elde edildiğinin altını çizerek, “Elde ettiğimiz tüm olanakları ve şansımızı da çok iyi kullanarak şampiyon olduk. Şampiyonluğumuz bir tesadüf eseri değil bilinçli, hırslı, azimli ve bu işe inanarak çalışmanın sonucu elde edilen bir başarıdır. Şampiyonluğa oynayan en yakın rakibimizi 8 puan geride bırakarak maratonu tamamladık. Lige başlarken tamamen yöremizin gençlerinden oluşan bir ekip kurduk. Bu ekiple sezon başındaki düşüncemiz lige tutunabilmekti. Oysa ekibimiz; yağmur, çamur, sıcak, soğuk demeden profesyonellikten çok amatör hırsla mücadele edip, transfer ayında bu işe milyonlar akıtan rakiplerini geride bırakarak mutlu sona ulaştı. Şampiyonluğumuz gidici değil, kalıcıdır” diyordu.
RİZE’DE ŞAMPİYONLUK ŞÖLENİ
Atatürk Stadı’nda, Rizespor’un ikinci şampiyonluğuna tanık olan Mehmet Tan usta, açık tribünde asılı “Çay, kemençe malımız, Rizespor canımız” pankartına dikkat çekiyor ve “Rizespor taraftarları hamsiden vazgeçtiler.” saptamasında bulunuyordu. Rize’de şampiyonluk şöleni, Elazığ maçı öncesi ve sonrasında baş döndürücü bir görkemle kutlanırken Rize insanının yoğun vefa duygusuna bir kez daha tanık olunuyordu.
BAŞARININ MİMARİ FEHMİ EKŞİ
Yerel bir dergide, “Rizespor tekrar birinci ligde” başlığı ile şampiyonluğu kısaca özetleyen gazeteci  Necati Tuzcu, bu büyük zaferin Rize’de olduğu kadar tüm yurt geneline yayılan Rizeliler ve Karadenizliler arasında da coşkuyla kutlandığını ifade ediyordu. Ve ‘bu başarının mimarı Başkan Fehmi Ekşi’dir’ diyordu.
RİZESPOR’U ŞAMPİYON YAPTI GÖREVDEN AYRILDI
1985-86 sezonuna da iyi başlayan Rizespor’da ligin ikinci devresinde kongreye gidildi ve Fehmi Ekşi yönetimden ayrıldı. Kongre günü son maçını Kocaelispor’la oynayan Rizespor’un 1-0 galip geldiği müjdesini kafile başkanı Mustafa Perili’den alan Ekşi, o günü hiç unutamadığını söylüyor. Daha sonraki yıllarda Futbol Federasyonu üyeliği ve Federasyon delegeliği yapan Ekşi
RİZELİ’YE KAPISI YÜREĞİ HEP AÇIKTI
Ankara’da mütevazı bir yaşam sürdürüyordu. Kapısı yüreği hemşehrilerine ardına kadar açıktı. Kendisinden biyografısınız istemiştim. El yazısıyla kaleme almış bana göndermişti. O yazı ondan bir yadigar olarak arşivimde yer alıyor. Aramızdan ayrılışının üzerinden yıllar geçtikçe özlemi daha da artıyor. O ağır ağabeydi. Güzel insandı, kara gün dostu idi.

2 Temmuz 2009 tarihinde yakalandığı kanser hastalığına yenik düşen Fehmi Ekşi günümüzün Rizespor’unun örnek alacağı bir yönetim modeli ve bütün futbolcuları Rizeli gençlerden oluşan, küme düşer bir kadro ile şampiyonluğa imzasını atmıştı. Rahmetle anıyorum….
Fehmi Ekşi yazdığı şiirde memleketini şöyle anlatıyor:
BENİM DOĞDUĞUM KÖYLER
Benim doğduğum köylerde ceviz ağaçları vardı
Ağaçların her türünden.
Ağaçlar uzun, kısa bir ana yavrusunu sarar gibi köylerimi sarardı.
Ben o ağaçlardan sakız, fındık, kestane toplardım.
Ve baharda doğanın defilesi sürerken ‘Koylav’da gezerdim ben, Manle’de gezerdim...
Velkü’ye çıkar, 'Kapse’ye inerdim.
benim doğduğum köylerde çağlayan dereler vardı, her mayısta kabarıp birkaç kişiyi yutan Ağustosta temiz, berrak bembeyaz köpük misali...
Ben, o derelerde yüzer, alabalık tutardım.
Benim doğduğum yörelerde yaylalar Vardı.
O yaylalarda yeşil bir battaniye gibi yayılan
Anlatmak zor Legis’i. Zorkal’ı, Ovit’i...
O yeşillikler içinde gezer, oynar sevdalanır, atma türküler atardık...
Benim doğduğum yaylalarda insanlar gülerdi.
Menfaat yoktu, ekmeğimizi bölerdik.
Yayık çalarken sevdalanırdık. Ne güzel...
Hoşmere kaşık çalardık ortaklaşa, susar, buz gibi sulardan içerdik.
Benim doğduğum köylerde hoşgörü, saygı vardı.
Tertemiz duygularla yaylalarda başlayan, köylere inince nedense biten sevdalar vardı.
Benim doğduğum köyleri geceleri eşkıyalar basamazdı.
Çünkü yol bulamazlardı, ya da dedem bırakmazdı.
Fakat sevdalar basardı dağları. Vadileri dört mevsim...
Dedem hiç karışmazdı...
Benim doğduğum köylerde kuzey rüzgârları eserdi.
O rüzgârlar mısır tarlalarını yalar, püskülleri nazlı nazlı sallardı. Ve ben o tarlaların arasında kaybolup mısır toplardım.
Benim köylerim özeldi, benim köylerim güzeldi.
Hüzün dolu, duygu yüklüydü köylerim.
Yaylalarımıza bakarken Sivrikaya’dan, içim burkulur dalarım biraz.
Hüznü ve sevgiyi birlikte yaşarım.
İşte hocam ben bu yüzden köylerime hasretim
Gel gidelim bu yaz...

Fatih Sultan KAR / İST.

 

 

Bu habere ifade bırak!

  • 0
    KIZGIN
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 1
    BEĞENDİM
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    HAHAHA
  • 0
    ALKIŞ
YORUM EKLE