• 19 Nisan 2024 Cuma
  • Rize AÇIK
  • 00:00
    19 Nisan 2024 İmsak: Güneş: Öğle: İkindi: Akşam: Yatsı:

Fatih`in Kaleminden Ünlüler ?

Fatih Sultan Kar yeni kitabiyla tarihe not dü?üyor Rize’nin Yüzü’nde Rizeli Ünlüleri dile geliyor

Fatih`in Kaleminden Ünlüler ?

 Rizeli Ara?tirmaci - Yazar Fatih Sultan Kar’in yazdi?i Rize’nin Yüzü isimli kitapta yer alan Rizeli 100 ünlünün gün i?i?ina çikmami? hatiralari dikkat çekiyor. Prestij kitap ?eklinde hazirlanan ve 472 sayfadan olu?an kitapta Kar, R?DEF’in belirledi?i isimlerden olu?turdu?u çali?masiyla Rize tarihine i?ik tutuyor.

Ba?bakan Recep Tayyip Erdo?an: Annem Babam beni merak ederlerdi

Anar?inin yo?un oldu?u dönemlerde, annem balkonlarda, geceleri geç saatlere kadar beni beklerdi, acaba o?luma bir ?ey olacak mi diye. Anar?i her gün kurban veriyordu. Annem bunlari duyuyor, benim için endi?e ediyordu. Ben evimize dönen soka?in son kö?esini döndü?ümde annem hemen kapiya yönelir, yüzüme bakar ve her seferinde boynuma sarilir, kendisini tutamaz a?lardi. Ben Milli Selamet Partisi Beyo?lu ve ?stanbul Gençlik Kollari Ba?kani olmu?tum. Bizim enteresan yanimiz, annemize babamiza anlatti?imiz ?ey ?uydu: Biz bu anar?i olaylarinin içinde de?iliz. Olaylarin içinde olmadi?imiza göre niçin bize sata?sinlar? Ancak bu sözlerimiz bile onlar için teskin edici de?ildi. Zaman zaman Milli Selamet Partisi’nin de bazi binalari bombalaninca annem ve babam çok korkarlardi. Ben onlara her ne kadar bir tehlike olmadi?ini söylesem de, yine de merak ederlerdi. Çünkü gece geç saatlere kadar süren çali?malarimiz olurdu. Geceleri afi?lemelere çikardik. Gece yarilarindan sonra eve döndü?ümde yine annemi bekler bulurdum. Ben soka?a girdi?imde, annem balkonda bekliyor olurdu. Kadinca?iz beni görünce rahatlar, her seferinde bir daha geç kalmamam için siki siki tembih ederdi. Ama bu sözlerin fayda etmeyece?ini biliyor, çali?malarima engel olmuyordu.”

Abdullah Avci: Takim arkada?imi kiz kaçirsin diye kamptan kaçirdik

1985-86 sezonunda ikinci ligde Karagümrük`te oynarken büyük takimlarin istedi?i, iyi bir oyuncu ve ayni zamanda gol kraliydim. Bonservisim Karagümrük`teydi. Be?ikta?`la anla?tik.  O ara devreye Rizespor, Antalyaspor girdi. Derken kendimi bir anda toprak sahasi olan Rizespor`da buldum. 21 ya?indaydim. O zamanlar hatiri sayilir düzeyde siyasi isimler devreye girebiliyordu, ayrica ben de Rizeliydim. Rizespor`un formasini giymekten oldukça mutluydum. Çok güzel anilarim oldu. Rize’ye futbolcu olarak geldi?imde Turgut Yilmaz, Rizespor’da ba?kandi. Mesut Yilmaz da devlet bakani idi. Benim Rizeli oldu?umu ö?renince transfer etmek istediler.  Orada ilk dönem iyi geçti. Mehmet Ali Karaca’nin evlendi?i günü unutamam. Kamptan göndermi?tik onu, kiz kaçirmasi için. Aslinda kiz onu kaçirmi?ti. Hâlâ evliler, onlari mutlu görmek bizi de mutlu ediyor.

Abdurrahim Albayrak: Abi beni kaçiriyor musunuz?

 1977 yilinda bir gün Edirnekapi`da durakta beklerken, arabamin yaninda bir Mercedes duruverdi. ?çinden iki ki?i indi. Yanima gelip, “Fabrikamizin servis hizmetini üstlenir misin,” diye sordular. Ben de “yaparim,” dedim. Daha sonra birlikte fabrikaya gitmeye karar verdik. Onlar kendi araçlariyla önüme dü?tüler, ben de minibüsümle onlari takip etmeye ba?ladim. Avcilar tarafina yöneldik. Git git yol bitmiyor. O zamanlar Avcilar`da daha oturan falan yok. ?stanbul`dan iyice uzakla?tik. Beni bir tela? aldi, birden minibüsü durdurdum. Ben durunca öndeki araba da durdu. Niye durdu?umu sordular. Ben de, “abi beni kaçiriyor musunuz, ?stanbul bitti, tabelada Edirne yaziyor, siz beni nereye götürüyorsunuz?” dedim. ?kisi birden gülmeye ba?ladilar. Fabrikanin çok yakin oldu?unu söylediler. Ancak bu diyalog aramizdaki ileti?imin isinmasina, çabucak kayna?mamiza yol açti. Fabrikaya vardi?imizda, daha in?aat sürüyordu. Bu benim ilk i?imdi ve tek arabayla servise ba?ladim. Zamanla fabrika büyüdü, araba sayisi da artti. ?kinci i?im Sümerbank Pazarlama Müessesesi oldu. Hiç unutmuyorum, o i?i aldi?im ak?am, sabaha kadar uyuyamadim. Sonunda bugünlere kadar geldik. O zaman kirk ki?i ta?iyorduk, ?imdi altmi? üç bin ki?iyi ta?ir hale geldik.

Ahmet Mesut Yilmaz: Ya taksim, ya ölüm!

Mesut Yilmaz, 1958-59 ö?retim yilinda Beyazit 5. Deneme Okulu’ndan 2361-23 diploma numarasiyla 08 Haziran 1959 tarihinde mezun oldu. Ortaö?retimine Avusturya Lisesi`nde ba?ladi, ?stanbul Erkek Lisesi`nden mezun oldu. Lisede Mesut’u en çok etkileyen ki?i, milliyetçi camianin önemli isim-lerinden biri olan Nurettin Topçu’ydu.  Mesut, bu fikir adamini hayranlikla dinlerdi. Nurettin Topçu da Mesut’u sever, anlayi?li davranirdi. 1958 yilinin yaz aylarinda Türkiye’yi sarsan Kibris tarti?malarindan da uzak durmadi. 8 Haziran - 13 Temmuz tarihleri arasinda ço?unlu?u ?stanbul’da olmak üzere kirk üç miting yapildi.  O mitinglerde “Ya taksim, ya ölüm” diye ba?iran, pankart ta?iyanlardan biri henüz on bir ya?indaki Mesut’tu.

Alper Ta?: Ey mefta kalk uyan devrim geliyor

Sevdi?imiz, saydi?imiz a?abeylerimizi gözaltina aliyor, tutukluyorlardi. Da?lara çikan gençler vardi. Çok üzülüyordum. Namaz kilarken “Allah’im sen devrimcileri koru” diye dua ediyordum. Benimle yapilan bir söyle?i sonrasi adimiz “?mam Hatipli Devrimci”ye çikti. O kadar politikle?mi?ti ki; o zamanlar çocukluk ya köyde mezar ta?larina “ey mefta kalk uyan devrim geliyor” yazdik. Burada itiraf ediyorum. Köyün camisinden ye?il boyayi aldik her tarafa devrimi anlatan yazilar yazdik. Köyde çay alim evinde gençlerle ekip kurup tiyatro oynadik. Kemal Tahir’in “72. Ko?u?”unu sergiledik. Yilmaz Çetiner’in “Bir Yudum Çay ?çin” kitabini tiyatroya uyarladik.

Aytekin Kotil hizmete adanmi? bir ömür

Rize’de çay yeti?tirilmesi için çali?malara Cumhuriyetin ilk yillarinda ba?landi ve 1937 yilinda çay tarimina geçildi. Aytekin Kotil’in babasi Yusuf Ziya Kotil Rize’de çay tarimina ilk geçenlerdendir. Ailenin meyve bahçeleri de vardi. Ticaretle de u?ra?iyorlardi. Ayrica Kotiller arasinda demircilik ve marangozluk gibi meslekler de yaygindi. Baba Yusuf Ziya Kotil medrese e?itimi almi? bir imamdi. Cumhuriyetin ilk yillarinda Trabzon’da ö?retmenlik kurslarina katilmi? ve 1940’li yillarin ba?larina kadar da ilkokul ö?retmenli?i yapmi?ti. Aytekin Kotil, ilkokul ve ortaokulu Rize’de bitirdi. Yusuf Ziya Kotil, 6 çocu?unu da okuttu. 1950’li yillarin ba?ina kadar Rize’de lise olmadi?i için Kotil ailesinin çocuklari, liseyi ?stanbul’da okudu. ?stanbul’a ilk giden Nihat Kotil oldu. Yusuf Ziya Kotil, çocuklari için ?stanbul’da bir ev, bir de bakkal dükkâni satin aldi. Nihat Kotil, liseden sonra Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Nihat Kotil’den sonra lise e?itimi için Necdet Kotil ?stanbul’a geldi; onu 1950’li yillarin ba?inda Aytekin Kotil izledi. Aytekin Kotil liseye Vefa Lisesi’nde ba?ladi. Ancak, sa?lik durumunun bozulmasi nedeniyle Rize’ye dönmek ve ö?renimini Rize Lisesi’nde tamamlamak zorunda kaldi. Aytekin Kotil, bu yillarda tifoya yakalandi ve bir müddet sanatoryumda yatmak zorunda kaldi.

Belleklerde kalan Besim Tibuk sözleri:

Futbolda ofsayt kaldirilsin, kaleler büyütülsün, millet gole doysun maliyeti olan bir ?ey de?il neticede. Fenerbahçe sezon ba?inda ?ampiyon ilan edilsin. Di?erleri ikincilik için yari?sin. Ülkenin ço?u Fenerbahçeli ve bu yüzden mutsuz.Türkiye`yi kara para cenneti yapaca?iz, para gelsin de nerden gelirse gelsin, bize ne. Paranin aki karasi olmaz. Cezaevine giren rahat ediyor. Suçlular hücreye atilsin, ci?erleri sökülsün. ?? hayatinda kilit konu, yatirimin sektörünü seçmektir. Yani hangi i?e girece?inize karar vermektir. Mesela, piyasada talep olmayan bir i?i yaparsaniz ba?arili olamazsiniz. Az olan, pahali olan ve daha fazla kâr getiren i? yapacaksiniz.

Ablasi Nuran Alptekin Kepenek’in kaleminden Cihan Alptekin

Okulda çok çali?kandi. Fakat haksizli?a u?radi mi Cihan’i kimse tutamazdi. Hakkini aramak için bazen saldirganla?irdi. Bu nedenle hal ve gidi? diye bir not vardi karnemizde; Cihan’in o notu fenaydi. Babam bu duruma üzülmezdi. Cihan’in hakli oldu?unu bilirdi. Her zaman da hakli olurdu. Onda adalet duygusu ve vicdan çok geli?mi?ti. Ankara’da Adliye Sarayi’nda gözetim altinda olan Deniz (Gezmi?) ve arkada?larini çikartmak için gösteri yaparlarken gerçekle?iyor ama çok kalmadan çikariliyorlar. Orada kaldiklari sürece bunlara yiyecek bir ?ey vermiyorlar. Yil 1969 sonbahari. Sonra 1970 Mayis’inda Sa?malcilar’a giriyorlar. Cihan defalarca tutuklandi. Fakat ilk tutuklanmalar hep kisa süreliydi. Kamuoyu bu gençlere so?uk bakmiyordu. Yaptiklariyla halklin sevgisini kazaniyordu. Evlerde gençlerimizin resimleri, asiliydi. Halkin gündemini onlar olu?turuyordu. Do?al olarak hakimler de, “Sizi yaramazlar; bir daha yapmayin. Hadi i?inize gidin,” gibi tatli azarlarla onlari birakiyorlardi. Ne zaman ki egemen güçler vurucu güçleriyle gençlerin kar?isina dikilip onlari yok etme operasyonlarina ba?ladi

Ekrem Orhon’a Son Mektup

Onun bizlere en güzel arma?ani kizi Çayhan Ablam(Çayhan Orhon Dervi?o?lu), her yil ayri bir heyecanla babasinin mezarina ko?uyor. O Rize deyimi ile tam “babasinin kizi”. Ölümünün ardindan kaleme aldi?i “Son Mektup” isimli yazisinda babasini ve Rizelilerin Ekrem Orhon sevgisini ?öyle anlatiyor : “1971 yazinda, bir elimde, henüz iki ya?ini doldurmami? olan Yonca, bir kolumda da yirmi günlük Ye?im ile beni Rize`ye ko?turan yine sizin sevgi ve özleminizdi babaci?im. Artik yoksunuz... Vapurdan, uçaktan, otobüsten inip ko?arak simsiki sarilaca?im, ba?im gö?sünde kalaca?im babam yok, yavrularinin çok sevgili Ekrem dedeleri yok artik. Ancak, babaci?im ?imdi sizin ruhunuz var Rize`de, havasinda, denizinde,da?inda,tepesinde.. Ve de sizi "Rize`nin babasi, Rize`nin mimari, Baba Reis diye yad eden, sizi çok seven, daima saygi ile, rahmetle anan ve sizin yoklu?unuzu bize hissettirmemeye çali?an çok de?erli hem?erilerimiz var Rize`de. Rizeliler tek bir a?iz olup "Babamizi kaleye yatiraca?iz ki o, çok sevdi?i tepeden, çok sevdi?i Rize’yi, Rize`sini ebediyen seyretsin" dediler. Senelerce Rize`yi imar etmek için çali?irken Rizelinin gönlünde de ne muhte?em bir sevgi ve muhabbet ba?i olu?turmu?sunuz”.

Hasan Fehmi Sözeri ve Yalan Dünya

1921 yilinda, Rize’nin Portakallik Mahallesi’nde polis memuru ?brahim Re?it Sözeri’nin on çocu?unun üçüncü çocu?u olarak dünyaya gelmi?tir. 1928 yilinda babasinin tayini nedeniyle ailece Ankara’ya yerle?tiler. Kemençe tutkusu nedeniyle ortaokul ikinci siniftan devamsizlik nedeniyle tasdikname alarak tahsil hayatini noktalami?tir. Bu siralarda tani?ti?i usta kemençeci Rizeli Sadik Aynacio?lu’ndan dersler alarak, kemençenin ve kemençe çalmanin bütün inceliklerini üstün kabiliyeti sayesinde çok çabuk ö?renmi?tir. Cebeci Asri Mezarli?i’nda bulunan mezarinin ta?inda yer alan ve 1961 yilinda Zeki Müren tarafindan plaklarda okunan sözleri oldukça anlamlidir : “Yalan dünya, yalan dünya garip dünya. Kimi zengin kimi fakir, neye hatir, neye hakir. Farki olan yalniz kabir. Zenginde bir, yoksul de bir.”

Hasan Vezir: Fenerbahçe formasi altinda 19 gol attim

1986-87 sezonunda Rizespor formasi altinda, son maçta deplasmandaSakaryaspor’la oynuyorduk. Bu maçi mutlaka kazanmamiz lazimdi. Yenilgi ve beraberlik halinde küme dü?ecektik. Son on be? dakikaya 3-1 yenik halde girmi?tik. Sonra öyle bir kenetlendik ki üst üste atti?imiz gollerle maçtan 4-3 galip ayrildik ve Rizespor küme dü?mekten kurtuldu. Bir de futbol hayatimin en zor 90 dakikasi dedi?im bir maç var. Pazar günü ?ampiyonluk maçi için ?skenderunspor’la kar?ila?aca?iz. Maçtan iki gün önce babaannem vefat etti. Tezcan Uzcan hocam, “Hasan izinlisin” dedi. Oysa o maç Rizespor için çok önemliydi. ”Oynayayim hocam” dedim ve maçi 2-1 kazandik. Maçin skorunu belirleyen gol benim aya?imdan gelmi?ti. 3 Mayis 1989’da oynanan Fenerbahçe - Galatasaray maçi benim için tam bir dönüm noktasiydi. Futbol hayatimin en önemli maçiydi. ?lk yariyi 3-0 yenik kapatmi?tik. Kimse bizden galibiyet beklemiyordu. Devre arasi soyunma odasinda teknik direktörümüz TodorVeselinoviç, bizi maçi lehimize çevirebilece?imize inandirdi. ?kinci yarida G.Saray’a 4 gol birden atarak tarihi bir ba?ariya imza attik. Bu ba?ariya 3 golle katkida bulunmam beni ayrica mutlu etti. Ömrüm boyunca unutmam mümkün de?il. Zaten o maçi izleyen hiçbir futbolsever de bunu unutamiyor. O sezon Fenerbahçe formasi altinda 19 gol attim.

A?a dedenin bakan torunu Köksal Toptan

Köksal Toptan, kökeni Kafkaslara uzanan Topalo?lu Ali A?a’nin torundur. Topalo?lu Ali A?a, 1917 Rus ihtilali sonrasina kadar Batum’la ilgisini kesmeyen, Batum’da firinlari olan, dört erkek çocuk babasi bir esnaftir.  Topalo?lu Ali A?a, Rus ve Ermenilere kar?i çetecilik yapan ?psiz lakapli Recep ile birlikte bu sava?larin önde gelen isimlerinden biridir. Rize Rü?diye Mektebi kuruculari arasinda yer alir. 1943 Yilinda Rize merkez Camida?i Köyü’nde iki katli tipik bir Karadeniz evinde do?du. Zonguldak Ere?li Kömürleri ??letmesi’nde memur olarak çali?an bir babanin ilk çocu?udur. Üçü kiz, yedi karde?in en büyü?üdür. Köksal ve Havva (Dilaver) Rize’de, Süheyla (Somun), Galip, Emine (Yücel), Adnan ve Semra (Tuna) Zonguldak’ta dünyaya geldi. Annesi yedi çocu?u büyütmenin tela?iyla hayat sürmeye çali?an bir Karadeniz kadinidir. Rize’de Salarha Bölgesi’nin saygin ailelerinden Tüyleva Ahmet’in (Yilmaz) kizidir.?lkokulun birinci sinifini Rize’de köyünde okudu. Köylerinde bulunan ilkokul, evlerine 3-4 kilometre uzaklikta, köyün yukari ucundaydi. Rahat bir yolu da yoktu. Ki?in kar ve Rize’nin çok ünlü olan ya?murlari ve kar ya?i?lari nedeniyle yol çok çamurlu olurdu. Ki? aylari için her ö?renci gibi o da okuluna odun ta?idi. Zayif omuzlarina aldi?i odunlar, canini çok yakmi? olmali ki, yillar sonra bile o anlarini unutmadi.

Şenol Birol: Beni Rize’den sürdüler

Futbolla Çankiri’da tani?tim. Harbiye futbol takiminin kaptani Sefer benimle ilgilendi. “Çocuk gel buraya” dedi. “Git forma giy gel, bugün sen de oynayacaksin.” Çok ?a?irdim, daha küçüktüm ama oynamak da istiyordum. Hemen soyunma odasina gittim. Malzemeci ya?li bir amcaydi. Yüzüme ?a?kinlikla bakarak, “Ne yapacaksin malzemeyi? Ufacik çocuksun...” dedi. Neyse Sefer a?abeyin selamiyla aldim malzemeyi ve sahaya çiktim. Maçi 3-0 aldik. Gollerin üçünü de ben attim. Sonra Zonguldak’a gittik. ?dmanda beni be?enerek kulübe ça?irdilar. Orada bir yönetici bana, “Sen misin çocuklara o ho? çalimlari atan?” diye sordu. Kar?ima kim çikarsa basiyordum çalimi. Topu aya?imdan alamiyorlardi. Zonguldak Kilimlispor’da oynamami teklif ettiler, ama ya?im küçük oldu?undan lisans çikmiyordu. Bir yolunu bulup çikardilar lisansi. O sirada babam emekli oldu, aile Rize’ye döndü. ?kinci Dünya Harbi sirasinda 8-10 ya?larindaydim. Rize`de korkunç bir fakirlik vardi. Para pul yoktu. 1953 yilinda Rize’ye döndü?ümüzde futbol oynayacak saha, malzeme, futbol topu, forma sorunu çok büyüktü. Güne?spor’da dört yil futbol oynadim. Son sene beni üzen bir olay ya?andi. Fener Gençlik ile yapti?imiz kar?ila?ma 0-0 devam ederken çikan olayla hiç ilgim olmamasina kar?in beni de olaya dahil ettiler. Tuncay Mataraci Trabzon’a, Murat Kumbasar Kars’a ben de Artvin’e sürüldüm.

Murat Karayalçin yakasina bozkurt rozeti takarsa

Yanli? hatirlamiyorsam, ailede tek CHP`li babamdi. Aktif bir partiliydi. Bir dönem CHP`nin Samsun il ba?kanli?ini yapti. 1950`li yillarda çok yo?un siyasi çali?malar içinde oldu?unu animsiyorum. Amcam da, o dönemde Forum dergisinde yazi yazardi. Demokrat, liberal çizgide bir insandi. Tevfik ?leri ise çok sevdi?im ve saydi?im bir büyü?ümdü. O da beni çok severdi. Onun 27 Mayis`ta Yassiada`ya götürülmesi benim çocukluk yillarimda iz birakmi? en önemli olaylardan biridir. ?leri, Yassiada`da idama mahkûm edildi. Sonra bu ceza müebbet hapse çevrildi ve gönderildi?i Kayseri Cezaevi’nde hastalanarak hayatini kaybetti.”ODTÜ hazirlikta okurken heyecanli bir milliyetçiydim, yakamda bozkurt rozeti ta?irdim. Lisede okurken ?dris Yamantürk`ün verdi?i Nihal Atsiz`in ‘‘Bozkurtlarin Ölümü’’ kitabindan çok etkilenmi?tim. 1963 Kanli Noel olayindan sonra Kibris`a mücahit olarak gitmek için çok u?ra?tim, ama Kibrisli olmadi?im için örgüt beni kabul etmedi. Rektörümüz Prof. Dr. Kemal Kurda?, arkada?im Korel Göymen`e ‘‘Yakasinda niye bozkurt rozeti var, git sor’’ demi?. Göymen siyasetle bir ili?kim olup olmadi?ini sorunca ‘‘Kendimi milliyetçi olarak tanimladi?im için bu rozeti takiyorum’’ dedim.

Karadeniz’in kara kutusu Nihat Mete

Akrabasi yazar Ömer Lütfi Mete Nihat Mete için kaleme aldi?i kö?e yazisina “Karadeniz’in Kara Kutusu” ba?li?ini atiyor ve onun için ?öyle diyordu:“12 Eylül sonrasi… Demirel Zincirbozan’dan çikmi? ama hala yasakliydi. Otobüs dolusu kader arkada?i ile katildi?i eski bir partilinin cenazesinden dönü? için hareket etmek üzere… U?urlama sirasinda Demirel, Kirat gelene?inin Rize burcu olan ‘Koca Reis’e ‘Benden bir iste?in var mi?’ diye soruyor. Koca Reis lidere te?ekkür ettikten sonra otobüstekilere ?öyle bir bakiyor; ‘Tek iste?im var, in?allah bu otobüs bu yolda kaza yapar, sen hariç hepsinden kurtuluruz. ’Onun halis Rize a?ziyla yapti?i sert, bol küfürlü ama sevimli ?akalarina, bu oklarin altindan gönderdi?i oklara ali?iklar, ?amataya vuruyorlar. Bu elbette kaza temennisi de?il, ?akayla yumu?atilmi? a?ir bir ele?tiri. Üstelik Demirel’e de sitem içerdi?i açik. Lakin camianin bu dev cüsseli dokunulmaz adamina laf söylenmez. Çünkü her Kirat’çi, içlerinden ölesiye güvenece?i tek adam seçmek zorunda kalsa tereddütsüz onu gösterece?ini bilir. 66 ya?inda kaybetti?imiz Nihat Mete; benim akrabam. Sekiz on ku?ak önceki dedemiz ayni ki?i. Ancak onu yazmamin sebebi bu yakinlik de?il. Asil sebep, milli bir ‘kara kutu’yu açilmaya ikna oldu?u halde kayda geçirmeye firsat bulamayi?im.

Orhan Keçeli üç yil askerlik yapti

Milli Mücadele`de Anadolu`ya silah ve asker sevkiyatinda önemli görevler üstlenerek, Anadolu`daki Kuvva-i Milliye Hareketi`ne güç verenlerin önünde Karadenizli ve Rizeli vatanseverler geliyordu. Orhan Keçeli`nin babasi Hafiz Muharrem Efendi de, Rizeli milis Yüzba?i Recep Reis`in (?psiz Recep) Do?u Karadeniz ve Rize yöresinden toparlayip Bilecik-Osmaneli- ?negöl cephelerinde omuz omuza çarpi?ti?i akrabalarinin arasinda yer aliyordu. Orhan Keçeli, 1939 yilinda Rize`nin Çayeli ilçesinde dünyaya gelir. Hafiz Muharrem Keçeli, ?stanbul`daki firincilik i?i ile Çayeli`ndeki manifatura dükkâni arasinda gidip gelmektedir. Orhan Keçeli do?duktan birkaç yil sonra, 1943 yilinda babasi vefat eder. Amcalari ve a?abeyleri ?stanbul, Karaköy`deki firini i?letmeye devam etmektedirler. ?lkokulu Çayeli`nde tamamlayan Orhan Keçeli, 1950`de ?stanbul`a gelerek ortaokula ba?lar. Ancak, annesi Çayeli`nde yalniz kalmi?tir. Ortaokul ikinci sinifta tekrar Çayeli`ne dönen Orhan Keçeli`nin çocuklu?u, Karadeniz ?stanbul arasinda geçer. ?stanbul`da lise son sinifta okurken, bakaya kalmasi nedeniyle askere alinir. Sürücü belgesi alma hevesiyle ya?ini iki yil büyütünce, farkinda olmadan bütün askeri yoklamalardan eksik kalmi?tir ve sonuçta apar topar deniz askeri yapilir. Çünkü o dönemde deniz askerli?inin süresi, di?er siniflara göre oldukça uzundur. Orhan Keçeli üç yil (1095 gün) süren askerli?ini, ?skenderun, Kasimpa?a ve Heybeliada’da tamamlar

Ömer Lütfi Mete ilk kitabi E?ekler Kitap Okumaz

Ömer Lütfi Mete 1970 yilinda ?stanbul Üniversitesi ?ktisat Fakültesi’ne girdi. ?stanbul Üniversitesi ?ktisat Fakültesi, bu tahsilin ilk dura?iydi. Bir akrabasi yaninda terzi çirakli?i da yaparak, harçli?ini çikardi. Babalarin evlatlarina “ceketimi satar, seni yine de okuturum” dedi?i yillarda, o, farkli bir uygulama ile kar?ila?mi?, kendi ifadesiyle: “Ceket satip okutturmak yerine, ceket dikmesini ö?rettirip okutmak formülü ile kar?i kar?iya…” kalmi?ti.  ?ktisat Fakültesi’nde okumaya devam etmeyip, 1972 yilinda yüksek tahsilin ikinci dura?i Atatürk E?itim Enstitüsü’ne geçti. Bir yandan da matbaada çirak olarak çali?iyordu. Çiraklik hayati boyunca sürdürece?i mesle?inin ilk adimi bu oldu. ?lk kitabi, “E?ekler Kitap Okumaz” adiyla, iki arkada? kurduklari yayinevi tarafindan basildi. Enstitüyü bitirdikten sonra kisa bir müddet mezun oldu?u lisede ve Rize Meslek Yüksek Okulu’nda edebiyat ö?retmenli?i yapti. Babiali’de Sabah, Bizim Anadolu, Tercüman, Türkiye, Yeni Haber, Orta Do?u, Yeni Şafak, Ayyildiz, Yeni Binyil, Sabah gazetelerinde yönetici ve yazar olarak çali?ti. Türk Edebiyati, Bo?aziçi ve Ça?ri?im dergilerinde makale, mizahi öykü ve ?iirleri yayinlandi. Ömer Lütfi Mete, 18 Kasim 2009 tarihinde geçirdi?i kalp krizi sebebiyle 59 ya?inda aramizdan ayrildi.

Temel Kotil: zirveye çikmayi Gündo?du Da?lari’ndan ö?rendim

THY Genel Müdürü Temel Kotil Rize’nin Gündo?du Beldesi`ndendir. Kotil; “Çocuklu?umun geçti?i Gündo?du Vadisi`nde da?a do?ru bakti?imda arkada sirali bir ?ekilde dizilen da?lar gökdelen gibiydi. Yüksek da?lari çocuklu?unda gördü?ünden Amerika`daki gökdelenlere hiç ?a?irmadi. ??inde zirvede ve “zirveye çikmayi Gündo?du Da?lari’ndan ö?rendim” diyor.

 

Bu habere ifade bırak!

  • 0
    KIZGIN
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    HAHAHA
  • 0
    ALKIŞ
YORUM EKLE